TÜRKİYE’NİN 2022 SONU KIŞ EKONOMİSİ

SMMM Dr.Fevzi Er/Akademisyen

Türkiye 2022 yılın yarısında turizm gelirleriyle dış ticarette kısmen rahatlamıştır. Ancak uluslararası finans kuruluşları Türkiye’nin, yılın sonlarına doğru ekonomide zor yola gireceğini tahmin etmektedir. 2021’in ilk beş ayında 12,3 olan cari açık, 2022’nin aynı döneminde 26,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. TÜİK verilerine göre bir yıl içinde ödenmesi gereken dış borç miktarı da Haziran ayı itibarıyla 182,3 milyar dolardır. Cari açık ve kısa vadeli dış borç rakamları, kredi risk priminin artışı ve dolar cinsi yüzde 12’lik faiz Türkiye’nin borç yükümlülüklerini finanse etmesini zorlaştıracaktır. Hükümetin düşük faizle kredili büyümeyi aşamalı olarak yürütmeye çalıştığını izliyoruz. Ancak bu biçimde büyümenin sürdürülebilir olması mümkün değildir.  Seçimin getireceği ekonomik yük ile daha zor günlerin gündeme gelme olasılığı vardır.

Hükümetin uyguladığı ekonomik sistemde orta gelirliler büyük kayıplara uğramış alt grup gelirliler ise yoksulluğa sürüklenmiştir.  Şirketlerin ve bankaların karları artmıştır.  Bu yönde ekonomi büyürken milli gelir dağılımı büyük ölçüde bozulmuştur. Yapılan istikrar programları ve destek programlarına karşın katma değeri yüksek ürün üretemiyorsak bu durumu iyi analiz etmek lazım. Bu yönde tedbir alınmadığı için yeni programda ekonomik küçülme olur ve sonuçları daha da ağır olabilir.

Türkiye’de 2015 yılından sonra sürekli işsizlik artmış, kişi gelir azalmış ve bütçe açığı artmıştır. Cari açık artarak bütçede faiz yükü ağırlaşıyor. Ekonomik göstergeler hızla bozulma eğiliminde ve alarm veriyor. Merkeze Bankası rezervler kaynağı belli olmayan borçlarla artsa da kısa vadeli borçlar baskı yaratıyor ve ithalatı karşılama oranı düşüyor.

2023 hedefleri defalarca değiştirilmesine karşın ulaşılması olanaksız hale gelmiştir. İhracatta 550 milyar dolar hedeflenirken 226 milyar dolara çekildi. İhracatta katma değeri yüksek ürünlerin payı sürekli azalıyor. Bu oran dünya ortalamasında % 24,3 iken Türkiye’de %3,5’dir. %4 işsizlik %14 yükseltildi. Bütün ekonomik hedefler altüst oldu.

Belirsizlikler 2023 için tahminleri zorlaştırıyor. Yeni ekonomik modelde hedeflenen düşük faiz, zayıf Türk Lirası, cari fazla, kur korumalı mevduat hesaplarının devreye girmesi, döviz birikimi, kurun dengelenmesi ve enflasyonun düşmesi gibi faktörlerin ekonomi üzerindeki etkilerini gördük. Türkiye 2022 ikinci çeyreğinde 7,6 oranında büyüdü. Fakat emeğin katma değeri içindeki payı azaldı. Ücret artışlarının enflasyonun altında kalması nedeniyle 2021 yılı ikinci çeyreğinde emeğin payı %36,4 iken 2022 ikinci çeyreğinde %25,3’ düştü.  Önemli bir husus da 7,6 ikinci çeyrek büyümenin cari açığa dayalı büyüme olmasıdır. Bu dönemde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 219,4milyar dolar olarak gerçekleşti. 3 aylık cari açık ise 13,5 milyar oldu. Cari açık oranı %(-6,2)’dir. Bu oran son 12 yılın en riskli orandır. Yatırım malı ithalatının toplam ithalat içindeki payı 2022 Haziran ayında %10,6 oldu. Bu da ihracatın ithalata dayandığını ifade eder. Yani teknoloji ve ilave yatırım için ithalat yapılmadığını gösteriyor. Üretimin ithalata bağlı olması ve ihracatın katma değeri desteklemediği için oluşan büyüme işsizliği ve yoksulluğu arttırıyor. İkinci çeyrekte ara malı ve hammadde ithalatının toplam ithalat içindeki payı %82,2’dir. Bu yönde ithalatın finansmanı da dış borçla yapılıyor. Dış borç maliyetleri yüksek olduğu için yüksek faiz ödüyoruz.  Bu durum kaynak çıkışına neden olduğundan fakirleşiyoruz.

Son yıllarda cari açığa dayalı enflasyonla büyümede zaman kaybettik. Yanlış kur ve faiz politikası enflasyonu arttırdı. Bu yönde hızlı tedbir alınmaz ise, dış borçlar ekonomiyi daha da baskı altına alacaktır. İthalatı devam ettiremeyiz ve üretim daha da azalır. Tüm bu zorlukları aşarak ülkemizi rahatlatmak için;

-Üretici, tüketici, yerli ve yabancı yatırımcılar hükümetin istikrar programına güvenmelidir.

-Dalgalı kur politikasından yarı sabit kur politikasına geçilmelidir.

-Çiftçiye yapılan destekler Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın en az %2’ye çıkarılmalıdır.

-İstihdam yaratacak teşvik programları desteklenmelidir.

-Popülist yardımlar yerine halka iş yaratılmalıdır.

-Merkez Bankası tam bağımsız hale getirilmeli,  kaynağı belli olmayan para girişleri kontrol edilmeli   

  ve  doğrudan yabancı sermaye girişleri desteklenmelidir.

-Çalışanların üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır.

-Orta sınıf yeniden güçlendirilmelidir.

 2022 yılının sonbahar aylarına gelinceye kadar yaşanan ekonomik ve siyasi gelişmeler,  zor bir kış geçireceğimizi gösteriyor. Ekonomide yaşanan belirsizlikler, ekonomi üzerinde iyi niyet düşüncelerimizi karartıyor. Son zamanlarda alınan önlemlere karşın sorunlar devam ediyor. Unutmayalım ki; dünyanın hiçbir ülkesi enflasyonla büyümemiştir.

Ancak, tüm sıkıntılara karşın, yarınlara umutla bakmalıyız ve demokrasi inancımızı yitirmemeliyiz.


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu köşe yazısına henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://duzcetv.com sorumlu tutulamaz.