Liderlik profesörü Michael Hastings, göçün iklim değişikliğinden sonra iş dünyasının karşılaşacağı “yeni büyük meydan okuma” olduğunu söyledi.
Zorunlu göç, dünya için büyük bir risk oluşturuyor ve bu sorun artık sadece hükümetlerin değil, iş dünyasının da öncelikli konularından biri olmalı. Uzun yıllardır liderlik üzerine çalışmalar yapan ve UNICEF başkan yardımcılığı görevini sürdüren Michael Hastings, göçmenler ve sığınmacılar için işe alım, eğitim ve barınma sağlanmasının iş dünyası için “yeni büyük meydan okuma” olduğunu söylüyor.
Birleşmiş Milletler’in verilerine dikkat çeken Hastings, dünya genelinde 120 milyondan fazla insanın zorla yerinden edildiğini belirtiyor. “Bu devasa sorun göz ardı ediliyor. İnsanlar savaşlar, şiddet ve doğal afetler nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalıyor. Peki, iş dünyası olarak gençlere, kadınlara ve diğer mağdur kesimlere eğitim, istihdam ve onurlu bir yaşam sunmak için ne yapıyoruz?” diye soruyor.
Hastings, Kanada’nın Montreal kentinde düzenlenen ve genç liderlerin dünya sorunlarını tartıştığı One Young World zirvesinde konuştu. Orta ve düşük gelirli ülkelerin dünya mültecilerinin %75’ini barındırdığına ve mültecilerin üçte ikisinin yoksulluk içinde yaşadığına dikkat çekti.
DÜNYA GÖÇ SORUNUNU SAHİPLENMELİ
Hastings, iklim değişikliğiyle mücadelede iş dünyasının attığı adımları överken, aynı kararlılığın göç sorununda da gösterilmesi gerektiğini vurguladı. “Evet, iklim değişikliği önemli bir mesele ve iş dünyası bu konuda büyük ilerleme kaydetti. Ancak sıradaki büyük sorun göç. Bu konuda da adım atmalıyız” dedi.
Avrupa Komisyonu verilerine göre, dünya genelindeki mültecilerin %73’ü Afganistan, Sudan, Suriye, Ukrayna ve Venezuela gibi çatışma, şiddet veya doğal afetlerin yaşandığı ülkelerden geliyor. Hastings, Akdeniz, Meksika-ABD sınırı ve İngiliz Kanalı üzerinden göç etmeye çalışan insanların hayatlarını riske attığını ve bu durumun acilen ele alınması gerektiğini söyledi.
Birleşik Krallık’ta Lordlar Kamarası üyesi olan Hastings, göçmen krizinin çözümü için kaynak ülkelerde barış ve kalkınma yatırımlarına ihtiyaç olduğunu belirtti. “Bu yalnızca bir Avrupa veya Kuzey Amerika sorunu değil, küresel bir sorun” dedi.