Sivas’ın yüksek rakımlarında iki yılda bir olgunlaşıp çürümeye başlayınca tüketilen üvez meyvesinin insan sağlığına olan faydaları saymakla bitmiyor.
https://cdn.iha.com.tr/Contents/25-01/06/-c1a58b88-bf23-46ac-83b4-ad700c39ee15.mp4
Sivas’ta doğada kendiliğinden yetişen Üvez ağaçları iki yılda bir meyve veriyor. Olgunlaşan meyveler Ağustos ve Eylül aylarında toplanarak çürümeye bırakılıyor. Çürük tüketilen meyvenin kalp ve cilt hastalıkları başta olmak üzere birçok sağlık problemine iyi geldiği düşünülüyor. Meyve ishal vakalarının hızlıca çözümü içinde tüketiliyor.
Tezgâhta yerini aldı
Bir yıl aradan sonra geçtiğimiz yıl Ağustos ve Eylül aylarında toplanıp çürümeye bırakılan Üvez meyveleri Sivas’ta tezgâhlarda yerini aldı. Kilosu 100 TL’den satılan meyve şifa arayanlara umut oluyor.
Sivas’ta aktarlık yapan Orhun Özfidancı, meyvenin birçok hastalığa iyi geldiğini belirterek, “Sivas’ta Koyulhisar, Suşehri bölgesinde yetişmektedir. Sindirim sistemine, kalp damara hastalıklarına, tansiyona, kadın hastalıklarına iyi gelir ve düzenli kullanıldığı zaman ise cilt bakımına da faydası olan çok şifalı bir meyvedir. Bu meyve, 2 senede bir yetişir ve en son biz bu meyveyi 3 sene önce satmıştık. Kasım, Aralık ve Ocak ayları gibi çıkar ve olgunlaşması beklenir. Sertleşip siyahlaştığı zaman ise tezgâhlarda satılmak için yerini alır. Kilosunu 100 liradan satıyoruz. Sivas’ta halk arasında birçok bitkinin ve meyvenin yerel isimleri vardır. Tezgâhlarda satışa çıktığı zaman çok talep gören bir meyve ve satışı için zaman aralığı da dar olan meyvedir. Ancak şuanda çok fazla talep var. Satışlarımız Ocak ayının sonlarına kadar devam eder ve daha da bulamazsınız. 2 yılda bir yetişmesine rağmen toplanması ve temizlenmesi zor bir meyvedir. Müşterilerimizden bazıları faydalı olduğu için çocuklukları tüketsin diye alırken bazı müşteriler eskiyi hatırlamak amacıyla alıyorlar” dedi.
Salim Kalaycı, “Vez meyvesini çocukluğumdan beri tüketiyorum. Çocukluğumda bu meyvenin ağacı bizim bahçemizde de vardı. Yaklaşık 15 yıldır yememiştim ve tekrardan çocukluğuma döndüm. Görünüş itibariyle adına ‘Gıdi boku’ da deniyor. Halk tabiriyle ‘Gıdi boku’, keçi pisliği demektir. Burada görünce bende aldım” diye konuştu.