Kuşkusuz bu soruya herkes Düzce diyecektir. Ama Düzce?nin kazanması için önce iyi niyetin kazanması gerekir.
Üç dönemdir açık ara seçimi kazanan AKP yine en şansı parti görünümde. Ancak her geçen gün gücünden kaybediyor.
Parti içinde bu durum farkedilmiyor belki, ama halk arasında tepki giderek büyüyor. Çünkü yönetim şahsi konuları genele yayıyor.
Başkanın düşüncelerini destekler görüntüsü veriyor ve ne derse o oluyor, muhalefet yok, etmek isteyenler sindirilmiş. Bu da AKP?yi kendi içinde güçlü gösteriyor.
Ne varki, son dönemlerde idari kadrolara o kadar çok müdahale varki, halk yeter artık demeye başladı. 13 yılda 8 vali değiştirmek, Düzce?nin itibarını düşürdü ve Düzceliler alay konusu olmaya başladı.
Birimlerin hemen hepsinde, sık sık değişiklikler yapılıyor, bu değişiklikler de Düzce?ye atanan görevliler için caydırıcı oluyor. Ve gelen de görev yapma yerine gün sayıyor.
İdari kadrolar huzursuz, halk huzursuz...
Sadece bakanlar seviyesindeki ziyaretlerde suni rahatlık ve gelişmişlik sahneleri sergileniyor. Geçen hafta içinde gelen iki bakanın Düzceyi öven ifadeleri halkı kandırmaya yetmiyor. Düzce birlik içinde, Düzce?de büyük hizmetler yapıldı gibi sözlerine gülüyorlar.
Ama üzülüyorlar. Zira umutları tükendiği gibi kendileri ile alay edildiğini düşünüyorlar.
Önümüzde yerel seçimler var. Duyulanlar, konuşulanlar hoş değil. Sanırsın ki, kavga çıkacak. Orta oyunları gibi senaryolar sahneleniyor. Herkes birbirine gülümsüyor, gülerken alay ediyor ve arkasından da şikayet ediyor.
Görünen o ki, kim daha çok kıvıracaksa oyunu o kazanacak.
AKP kendi içindeki bu oyunları uzattığı sürece puan kaybedecek. Ve kulislerde adı geçen isimlerin hiçbiri puan getirmeyecektir.
AKP kazanmak istiyorsa kendi içinde durulmalı. Düzce yeteri kadar kaybetti. Bundan sonra iyiolanın kazanması Düzce?nin kazanması olacaktır.
İyi olan kazanırsa Düzce kazanır, herkes kazanır.
