CARİ FAZLASIYLA BÜYÜME OLUR MU?

Cari fazla veriyoruz, ancak işsizlik oranı artıyor, kapasite kullanım oranı düşüyor ve dış ticaret açığı büyüyor. Bu durum İktisat bilimine uymuyor. Üreterek cari fazla vermeyen ekonomik büyüme yanıltıcı olup, sürdürülebilir olamıyor. Cari işlemler fazlası ihracat, turizm geliri, yurt dışı hizmetleri geliri, işçi dövizi, faiz geliri ve kâr transferi kalemlerinden oluşur. Bu yönde cari işlemler, ekonominin reel kesiminin mal ticareti ve üretici faktörlerinin döviz gelir ve giderleri arasındaki dengeyi ifade
etmektedir. Mal ihracatı ile ithalatı arasındaki fark negatif ise ticaret açığı, pozitif ise ticaret fazlası vardır. Mal ve hizmet ihracatı ile ithalatı arasındaki fark negatif ise cari işlemler açığı, pozitif ise cari işlemler cari işlemler fazlası var demektir.


Türkiye’nin ihracatı ithalata bağımlı cari fazlası oluyor. Bunun anlamı ürettiğimiz ürünlerin hammaddesini yurtdışından alarak ihracat yapıyoruz. MB’nin kaynaklarına göre ithal girdi oranı
%62’dir. 100 TL’lik ihracat yapabilmemiz için 62 TL’lik hammadde ithal etmemiz lazım. İthalat oranı, kimya, ilaç, bilişim ve otomotiv gibi alanlarda daha fazladır. Yaptığımız ihracatta montaj ve paketleme uygulamalarıyla taşeronluk yapıyoruz. İhracatı ithalata bağımlı olmaktan kurtararak katma değeri yüksek ürün ütemediğimiz sürece cari fazlası versek bile iktisadi anlamda ekonomiyi büyütmez. MB verilerine göre,2010-2014 aralığında ihracat birim değerinin 110 bandında olduğu, ancak
geldiğimiz noktada 87 olduğunu görüyoruz. Türkiye’de belirsizliğin devam ettiği bir süreç yaşıyoruz.
Enflasyon ve faizin yüksek olması ve dövizin kontrol altına alınamaması yatırımı engelliyor ve işsizliği arttırıyor. İktidar işsizliğin üstünü örtmek için iş gücüne katılım oranını kullanıyor. Bu oran, toplam çalışabilecek nüfusun içerisinde çalışmak isteyen ve istihdama katılan insanların sayısıdır. İş bulamayan insanların artması iş arayan insan sayısının artması gibi gösteriliyor. Ancak ekonomik nedenlerle nitelikli işgücünün niteliksiz işlerde çalışmak zorunda kaldığı dikkate alınmıyor. Bir
mühendisin yurt yönetim memuru olarak ve bir mobilyacının aşçılık işinde istihdam edilmesi nitelikli iç gücü açığını arttırmaktadır. Hatta bu istihdam biçimi kayıt dışı istihdamı da yaratmaktadır.


Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in açıklamasına göre, artan enflasyon ve izlenen ekonomik politikaların finansal riskleri artırmıştır. Türkiye’nin kamu borcunun düşük olmasına karşın borçlanma maliyetinin hızlı bir şekilde artması, yüksek enflasyon ve uygulanan mali politikalar kamu maliyesini kurdaki dalgalanmalara karşı daha riskli hale getirmiştir. Alınan önlemlerin yetersizliği, düşük faiz oranlarının ve 2023 seçimleri öncesinde izlenecek ekonomik politikalarının belirsizliği ekonomiyi daha kırılgan hale getirebilir. Türkiye’nin dış yatırımı negatif olması, özel sektörün dış borçları cari açığı olumsuz yönde etkiliyor. Türk lirasının değer kaybının bilanço etkileri 2022 yılı ekonomisinin risklerini arttırma olasılığı vardır.
Alınan önlemlerin çözüm üretebilmesi için ekonomi politikalarının yanında hukuk, adalet, eğitim, dış politika ve insan haklarında reform yapılmalıdır.


‘’ÜRETMEYEN EKONOMİNİN VERDİĞİ CARİ FAZLASI SÜRDÜRÜLEBİLİR OLAMAZ’’
26.01.2022


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu köşe yazısına henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://duzcetv.com sorumlu tutulamaz.