Enflasyon Kur Ve Faiz Sarmalında Türkiye Ekonomisi

Türkiye ithalatçı bir ülke olduğu için TL’nin değer kaybetmesi enflasyonu arttırarak dış ticaret açığının büyümesine neden oluyor. Bu yönde TL’nin değer kaybetmesi sonucun da ithal ettiğimiz malların fiyatı artıyor. Bu durum tüm mal ve hizmet piyasasına yansıyarak yükselen fiyatlar herkesi etkiliyor.
Üretim maliyetleri yükseliyor, işletmeler yükselen fiyatları ürüne yansıtıyor ve nihai tüketicinin satın alma gücü düşüyor.


Türkiye 450 milyar dolar dış borç vardır. Türk lirasının dolar karşısındaki her 1 liralık kaybı 450 milyar TL’lik bir yük getiriyor. Son iki haftada dolar 2,5TL.arttı. Dış borcumuz 1milar250 milyon TL’ye yükseldi. Seçimden sonra bu rakamın 1,6 trilyon TL. Bu miktar bütçeye büyük yük getirmiştir. Bu yük vatandaşların sırtından çıkacaktır. Ayrıca borcu olan şirketlerin borcunu arttıracak ve bazı şirketlerin batmasına sebep olabilecektir. Ayrıca kurdaki yükselişin süreceğine ilişkin piyasa beklentileri var.


Bloomberg verilerine göre opsiyon piyasası, Dolar/TL’nin gelecek üç ay içinde dolar başına 26,70’e ulaşacağı öngörülmektedir. Seçim ve depremle ilgili mali harcamaları nedeniyle uyguladığı
fiyatlandırma ve vergi politikalarının ileriye dönük enflasyonist baskıları olacaktır. Bu nedenle, enflasyonun yaz aylarında tekrar yüzde 40’ın üzerine çıkacağını ve yılı yüzde 43’te kapatacağını
tahmin ediliyor. Bu yönde Türk lirasının değer kaybetmesi nedeniyle vergiye ek yük getirecektir.


Mehmet Şimşek’in Maliye ve Hazine Bakanlığına atamasının uluslararası piyasalarda Ortodoks ekonomi politikasına geçiş olarak görülüyor. Bu durum yabancı yatırımcılar için faiz konusunda bir güven oluşturulabilir. Bu yönde yeni ekonomi yönetimi Türk lirasının dolar karşısında daha esnek bir
ekonomi politikasını uygulayacağı olasılığının daha yüksek olduğu görünüyor. Bu yönde faizlerin artması büyüme ve istihdamı yavaşlatacaktır. Dokuz ay sonra yerel seçimler olduğu için iktidar ekonomiye müdahale edebilir. Müdahale olursa ekonomik kriz derinleşebilir.


Analistlerin Türkiye ekonomisi ile ilgili farklı görüşleri var. Faizin %25 ile %28 aralığında oluşabileceği,belki de% 30’lara kadar yükselebileceği söyleniyor. Arz-talep dengesinde faizin %30 ile %35 arasında oluşması kur artışını durdurabileceğinden bahsediliyor. Ancak kur hesabının belirlenmesinde politika
faizin etkisi var. Politika faizi önceden yukarı yönlü olursa o kur kendi değerinde olacaktır. Bugün TCMB’nın aldığı kararla politika faizi %15’e çıkarmıştır. Bu faiz artırımının yeni ekonomi yönetiminin ekonomi politikasında değişiklikler yapacağına işaret etmektedir. Ancak Türk lirasını desteklemek için harcanan milyarlarca dolar TCMB’nin rezervinin dip yapması nedeniyle ekonomi yönetiminin sorunları devam edeceğini gösteriyor.


Bu yönde alınacak kararlar kurdaki değer kaybını yavaşlatarak ve sonrasında enflasyonun önüne geçecek seviyeye çıkışını sağlayacak ve kur serbest piyasa koşullarına uygun dengede oluşması önem arzetmektedir. Bu yönde piyasayı serbest bıraktığınız zaman arz ve talep esasına göre kur kendi
dengesini bulacaktır.


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu köşe yazısına henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://duzcetv.com sorumlu tutulamaz.