Bilindiği gibi Uluslar arası Turizm Fuarı bu yılda İstanbul?da gerçekleşti ve fuara Düzce?de katılarak sözde ilimiz tanıtıldı.
Düzce standında meşhur tütün kolonyası ve fındık ve bol- bol tanıtıcı broşür dağıtılarak ilimize turist çekmeye çalışıldı.
Ancak, Bolu bir hamle yaparak bal kabağından heykellerle dikkat çekti. Mengenli aşçılar bal kabağından heykel yaparak Bolu mutfağını tanıtmada etkili oldular.
Aslında Düzce?de kabak Bolu?dan daha fazla yetişir ancak kıymeti bilinmez. Düzce?nin bal kabağı ilgisizlikten yollara yani D-100 kıyılarında alıcı bekler ama sudan ucuza gider yada hayvanlara yem olur.
Bolulu hemşerilerimizin bu konuda bizden daha zeki olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Hatta bizden daha hazırlıklı ve bilinçli oldukları gün gibi aşikar.
Düzce turizm fuarına katıldı mı, katıldı bürokratik ve de iş olsun sepet dolsun mantığıyla yola çıkılan bu kafalarla bir yere varmak mümkün değil.
Düzce?nin mutfak kültürü mü yok? Var tabi ki. Düzce köftesi- şırası- ciğeri piyazı ile ün yapmış. Bal kabağı ise taşta eksen yetişiyor. Düzceli kabak tatlısı- bozası vesaire yiyecek- içecek yapmasını mı bilmiyor?
Düzce?de bir çok etnik kökenli insan yaşıyor ve hepsinin de çok güzel yemek kültürü var. Ama gel gelelim bizde her şey iş olsun sepet dolsun olunca ne gereği var böyle şeylerle uğraşmaya diyenler almış başını gidiyor.
Bence başımızda her şeye maydanoz olanlar bu işi bilmiyor.
Bolular, bal kabağını cazip hale getirmek ve Bolu mutfağını daha iyi tanıtmak için tek vücut seferber olmuşlar bizim stant çekilen resimlere bakınca bol- bol çene yapanlar bir arada olduğunu görmekteyiz.
Düzce turist çekecekte çekecek yerleri ağrıyor. Düzce cennetmiş. Marka olacakmış. Ne markası? Nacar marka mı demezler mi adama?
Ne bir tane yemeğimiz var, ne gösterimiz, ne bir doğru dürüst bir marifetimiz var bu fuarlarda. Yani, koyacak adam yok, adam bolluğunda.
Ne ondandadır ne bunda, helvacının kızında mantığıyla her yıl bedava bu fuarlara para harcanıyor.
Git- gel fuara. Oh ne ala. Ortada ne var? Hikayeden işler var. Şapkadan kuş çıkarma işleri almış başını gidiyor.
Ben olsam Bolunun bal kabağından yaptığı heykele karşılık, Düzce?nin bal kabağından korkuluk yapar standa koyardım.
Çünkü bizdeki mantık korkuluk mantığı. Oralarda her yıl korkuluk gibi durup -durup Düzce?ye geri dönenleri biliyoruz.
Düzce hava kirliliğinde rekortmen olmuş kim ne?
Düzce?de doğa turizmine gidiş yolları. İrmik helvası gibi dağılmış. Avusturya denilen ülkeye gidip bizle karşılaştırmak ise ayrıca bir fantezi.
Düzce, o ülkenin şehirlerinin yanında varoş kalır. Biz onları taklit etmek istiyoruz da kafa yetmez. Çalışmak lazım.
Ama farzı misal bal kabağından yapılacak olan korkuluk gibi değil. Adam akıllı çalışmak lazım.
Sizin anlayacağınız Düzce?de işler her şey gibi hikayeden geyik. Gerisi ise Allaha kalmış.



