Bahar gelince Düzce merkezin de çiçekler açtı, olmayan yerlere çiçek ekildi, ağaçların ise kendi haline bırakılanların da yapraklar yeşerdi ama birilerinin budama yaptığı ağaçların bir çoğu kurumuş vaziyette.
Dün şöyle şehir içinde, asıl maaş alıp gezip eksiği gediği görmesi gerekenlerden fazla alıcı gözüyle her bir yanı dolaştım.
Şimdi sizi alıcı gözüyle Düzce valilik binasına doğru alıcı dikkatlice bakmaya davet ediyorum. Belki çok buradan geçtiniz. Belki bir çok kez valilik avlusuna girdiniz. Dikkatli baktınız bilmem. Ön tarafta arada bir çalışan zırt pırt arıza yapan havuzların hemen arkasında üç tane ayrı yerde kurumuş büyük- büyük ağaçları göreceksiniz.
Ameleler tarafından odun muamelesi yapılarak bilinçsizce budanan en az 15 yıllık bu ağaçları görünce içim yandı. İşte,? Düzce?de kafa bu kadar? dedirten kurumuş ve ayakta duran odun envaline dönen bu üç ağaç sizi hiç rahatsız etmiyor mu? Hiç mi hicap duymuyorsunuz? Bir de valilik önünde. Öyle kovboy kasabalarındaki ağaçlar gibi bir hali olan ağaçları kesin bari.
Bir de valilik binasından Park gazinosuna doğru bir bakın dikkatlice. Orada da dev bir kurumuş ağaç. Sebebini bilmeyecek kadar cahil değilsiniz umarım. Kuş konmasın, müşteriyi pislemesin. Ve rast gele budama. Alın size bir odun envali daha.
Daha bitmedi: Bakın şöyle kaldırım kenarlarındaki ağaçlara bir çoğu odun gibi budanmış ve kurumuş. Büyüklerde aynı, birkaç yıl önce dikilenlerde aynı. Süs diye dikip odun zihniyeti ile ameleye budatılan bu ağaçlar kupkuru yollarda duruyor.
Daha bitmedi. Asar deresi kenarında bir gezinin. Rıhtım caddesi. Mimar Sinan caddesini boydan boya gezin binlerce lira verilip dikilen ağaçların hepsi zamansız ve ölçüsüz kesilmesi yüzünden odun envali haline gelmiş onlarca ağaca yazık değil mi?
Şu ağaçları köyün birinden bu işi bilen birkaç kişi getirip budatsalar vallahi hiçbir kurumazdı.
Hiç mi budama mevsimini, nasıl budanacağını birileri yok koskoca 500 kişinin çalıştığı bu yerde.
Siz beğeniyor musunuz yaptığınız işi.
Akçakoca caddesi, İstanbul caddesi öyle. Rıhtım caddesi, Mimar Sinan caddesi öyle. Ağaçların büyük çoğunluğu yanlış budamadan kurumuş. Odun envaline dönmüş.
Aynı üstleri Budist rahiplerin saçları gibi budanmış.
Yazık ya şu Düzce?ye. Ayda bir oraya buraya çiçek ekip yağmur yağmasını bekleyen kafalarla bu Düzce yeşermez.
Al elline bir makas, bir nacak vur dalına gitsin.
Odun envali çoğaldı şimdi. Bahar gelince şapka düştü kel göründü.
İşe göre adam yerine adama göre iş zihniyetiyle nasıl düzene girecek bu Düzce?
Her gelen bir ekip, yer değiştiriyor. Biri geliyor birimi kapatıyor, diğeri geliyor yeniden açıyor.
Boş bulduğun adamın eline ver bağ makasını, baltayı doğra bakalım ağaçları hangi mevsim olursa.
Kısacası, Düzce?de bu zihniyeti yüzünden her yer olmuş ayakta bekleyen odun envali. Kesin bari de ele güne rezil olmayalım bari. Hiç olmazsa kesilince mezar tahtası olur.



