ÖNCEKİ gün, bir yerel kanalda yani Düzce TV' de, valilik binasının yedi yılda döküldüğünü ve onarım gerektiğine dair bir haber yer aldı ve binan Düzce?nin prestij alanlarından biri olduğu ifade edildi.
Yani, F tipi cezaevini andıran mimari yapısıyla, önünde Düzce?yi temsilen öküz arabasıyla, bahçesinde çöllerdeki kaktüs gibi kurumuş üç parça ağaç ve avlusunda yılın çoğu günü çalışmayan havuzuyla, bu binanın her yanı dökülse ne olur, dökülmese ne olur diye düşündüm.
Bu ve buna benzer binalara kürk giydirseler ne olur kardeşim? İçinde bile insanların aradığı yeri bulamadığı, bir araç park yeri olmamasına rağmen önünde belediyenin paralı oto park yaptığı bu binaya edilen masrafa yazık.
Türkiye?nin birçok ilini gezeriz fırsat buldukça. Hiçbir ilde önünden araç yolu geçen, etrafında paralı oto park bulunan, yayaların bu park eden araçların arasından sıkışa- sıkışa geçtiği bir vilayet binası gördümse ne olayım.
Şimdi burada sizin prestijinizi sevsinler diyerek diğer prestijlerimizi bir gözlemleyelim.
Belediye binası ise kasaba belediyeleri gibi.
Birçok ilçe belediye binası gördüm, Bizimkine on basar. Düzce gibi küçük çaplı iller gibi şehirlerde, ne güzel, ne kullanışlı, o yerin tarihi ve kültürel dokusuna uygun, mimari özelliği olan binalar görüyoruz. Bizde ise, aday adaylığı sırasında adaylığını garanti için apar topar yaptırılan bu bina o ilçelerinkinin yanında antre depo gibi kalır. Şehrin en soluk alınması gereken yere yapılan bu bina ise adeta bir sanat harikası, bir prestij abidesi gibi duruyor. Binanın içinin yetersizliği ise ayrı bir dert. Belediyeye girince mutlaka bir tadilat var. Belediyede her dönem sayıları hızla artan personeli ve bir çok makam ve mevki için yer bulunamadığı için sürekli odalar ve salonlar bölünüp-bölünüp Nasrettin Hocanın leyleğin orasını- burasını kesip şimdi kuşa benzettiği bir duruma gelmiş vaziyette.
Araç park yeri olmayan ve estetiği yansımayan, belediye binasının önünde neye benzediği anlaşılmayan bir takım heykellerden başka bir şey yok ve bu binada döküm- döküm dökülüyor.
Şimdi buna da sizin prestijinizi sevsinler diyerek yolumuza devam edelim:
Şehrin tam ortasında eski adı Şakuç Köprüsü, şimdiki ismi ise Kambur Köprü olan Asar deresindeki bu zırva geçit ise Allah için tam prestij meselesi. Diğerleri ise bu köprüden aşağı değil.
Bunlara da prestijinizi sevsinler diyerek Asar deresine gelelim: Bu aralar rıhtımlara beton döküyor birileri. İçi ise bir önceki dönem Çin işi, Japon işi, bunu yapan birkaç kişi ayağından içine döşenen o süs ağaçları ise zaten sanat harikası. Hele, hele o teneke üzerine yapılan ve derenin içi duvarına koyulan sözde tablosu denilen ve küften yüzüne bakılmayan resimli şeyler ise Allah için göğsümüzü kabartıyor.
Bir önceki dönem tanesi 1.500 liraya mal olduğu iddia edilen ve aylarca gündemden düşmeyen sokak lambaları ise Suriye içi savaşında bombalanmış şehirlerin lambalarını anımsatması nedeniyle bizim iftihar kaynağımız oluyor.
Bunlara da prestijinizi sevsinler diyerek gezimize devam edelim.
Hele şu eski Balık pazarı yok mu, balık pazarı. Zaten iftiharlık. Araçların çiftetelli oynadığı bir yer. Sen yeter ki belediyeye parayı ver isterse öne, isterse arkaya, isterse üste geç fark etmez. Akşamları kokoreç tezgahları kimi mobil, kimi seyyar. Düzce?nin öbür tarafı. Ya da aşağıdakiler- yukarıdakiler dizisi gibi bir manzara sizi bekler.
Siz değerli atanmış, seçilmişleri akşamları buraya kokoreç yemeye çay içmeye bekleriz. Çarşıya gelince de sizin araçları yer bulursanız park için buraya park etmeye bekleriz. Mimar Sinan Caddesinden karşıdan karşıya yaya geçmek isterseniz lütfen trafik ekiplerine haber verin önlem alsınlar, yolu kessinler.
Şehir içindeki kurumuş ağaçlar bir zamanlar Yeşil Düzce olan şehrimizin bu unvanına öyle uygun ki sormayın gitsin. Gurur duyuyor, iftar edip tüm Türkiye illerine örnek olsun diyoruz.
Şimdi sizin prestijinizi sevsinler diye yolumuza devam edelim:
Ön taraflara yağ- kaymak metal bariyer koyanlar, gömmeli çöp kutusu döşeyerek her gün bolca sabunlu suyla yıkayanlar, arka mahallelerde insan sağlığına aykırı çöp bidonlarıyla gurur duyuyorsunuzdur umarım. Çünkü b u mahallelerde yaşayanlar sizlerle gurur duyuyorlardır kesin.
Sizin prestijinizi seveyim diyerek durmak yok yola devam diyoruz.
Düzce?nin tarihi eser statüsü kazanmak üzere olan Kültür Merkezi var ya nasıl övünsek azdır.
Aydın Belediyesi 26 tane Kültür Merkezi yapmış, hedefi elliye çıkarmak, bizim ki ise Allahlık.
Terminalimiz öyle, İstanbul Caddesi ise böyle. Yayalara yol yok, Büyük Cami sokağının karşı kaldırımına geçmek için cambazlık şart. Caminin musalla taşları kısmı hatırı sayılır kişilerin araç park yeri. Karşısındaki yaya geçitlerine resmi araçlar bile park ediyor, trafik polisleri bunları görmemek için transit geçiyor.
Sevsinler sizin prestijinizi diyerek şöyle Büyük Millet Meclisine uzanıyoruz. Her gün Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizim vekillerin muhabbetleri almış başını gidiyor.
Diyeceğimiz şudur ki, bizim Düzce?de prestij bin beş yüz. Kürk giydirseniz ne yazar? Bu nedenle prestijinizi sevsinler?



