MEVKİ VE MAKAM?

Mevki ve makamımız, konumumuz ne olursa olsun, idarenin, imkan ve varlığın neresinde bulunursak bulunalım, bazı şeyler olmaya, görülmeye başladığında; çöküş, hezimet ve yıkılış başlıyor, en azından o yola giriliyor, işaret fişekleri görülüyor demektir.

 

 Nedir bu emare ve işaretler? Neler olduğunda çöküş ve  hezimet başlıyor demektir? Onlara bakalım ve anlamaya  çalışalım:

 

Adaletten zerre miktar bile olsa sapmaya başlandığında, önemsenmeyip hafife alındığında, haksızlık karşısında susup, suya sabuna dokunulmadığında,

 

Doğruluk, dürüstlük ve hakkaniyete riayetin, azdan çoğa doğru rafa kaldırılmaya, geçerli değer olmaktan çıkarılmaya başlandığında,

 

Merkeze ?? insanı koyma?? yerine,  kişisel ikbal ve istikbal, desinler, çıkar ve itibar ve ??ben??konulduğunda, tek dert ?geçim derdi?  ve dünyalık olduğunda,

 

İş ve hizmet, ??Allah rızası ?? için  değil de; beğenilme, takdir edilme, oya tahvil etme ve yükselme için yapıldığında, makamı ve koltuğu koruma öncelikli hale geldiğinde,

 

Mevki ve makam, çalışma ve hizmetler; kendini bir yerlere taşıma vasıtası haline getirildiğinde, hep ??ben önde olayım?? düşüncesi baskın olduğunda,

 

 Bir mevki ve makama gelindiğinde; kendini bir şey sanma, kibirlenme ve böbürlenme emareleri başladığında, kardeşlerin! bile ayağı kaydırılabildiğinde,

 

 Lüks, israf ve gösterişe  önem verilip, iktisat ve tasarruftan uzaklaşıldığında,

 

Kamu malından veya kamu gücünden yararlanarak, kişisel menfaat ve gelir temin edildiğinde, her şeye ??para?? gözlüğü ile bakıldığında,

 

Küçük haramları önemsemez, dikkate almaz hale gelindiğinde,

Rüşvet, yolsuzluk ve zula başladığında,

 Makam ve mevki, basamak olarak görülüp kullanıldığında,

 İnsanları küçümseme, hafife alma, hor görme başladığında,

 Ne oldum delisi, güç zehirlenmesi olmaya başladığında,

  ?Her şeyi, en iyisini ben bilirim? havasına girildiğinde, kendini bulunmaz hint kumaşı gördüğünde,

  Millete hizmet ve faaliyetlerde önceliğin ;  görünüş, gösteriş ve süse verildiğinde,

Makam odası ve makam arabalarında lüks ve şatafat arttığında, sadelik ve tevazudan uzaklaşıldığında,çalışma ibadet olmaktan çıkıp, ibadet niyetiyle yapılmadığında,

Halkın makam sahibine, güç ve zengine  kolay ulaşamadığı, görüşemediğinde,

 Övgüye, yağcılık ve yalakalığa itibar edildiğinde, sevilmenin, takdir edilmenin ve makam sahibi olmanın tek yolu bu olduğunda, idarecilerin etrafını yağcılar çevirdiğinde,

Eleştiriye, muhalefete,  şikayet ve itirazlara kulak tıkandığında, sevilmediği ve  itibar edilmediğinde, uyarılara kulak verilmediğinde,

                  Ehliyet ve liyakatin yerini,? itaat ve yakınlık? aldığında,

                  Cemaat, cemiyet, parti, klik,hemşehri, akraba, kabile ve benzeri tüm değerlendirmeler öne geçirildiğinde,

                 Ele geçirilen kamu mevkiinin, kendi paralel yapılanmasına alet edilip, kullanıldığında,

                ? İnsan? değil de ?eşya, bayındırlık hizmetleri? öne geçirildiğinde,

                 Allah rızası yerine, mevki ve makam rızası geçtiğinde,

                 Alttakilerin sesine kulak verilmeyip,  sorunlar  halı altına süpürüldüğünde,

                  Her türlü adaletsizlik ve yolsuzluğun üzerine gidilmeyip, örtbas edildiğinde,

                  Kim olursa olsun, haklının  hakkı verilmeyip, dikkat, itina ve hassasiyet azaldığında,

                 Hukuk ve yasa, gücün arkasında kaldığında, idareciler garson değil patron olduğunda, güç ele geçince hukuk tanınmadığında, hukuk değil güç egemen olduğunda,

                  Makam, mevki, para ve mal aşkı zirve yaptığında, tat, haz ve zevk  tek hedef ve gaye edildiğinde, dahilde ve hariçte müslümanın derdiyle dertlenilmediğinde,

                  Kalp kırma ve insanları küstürme önemsenmediğinde,

Büyük adam  olunup, ama adam olunamadığında;  çürüme, çöküş ve hezimet başlıyor, işaret ve emareleri görülüyor demektir. Sel geliyor, felaket başlıyor demektir.

                  En alttan en üste kadar tüm idareciler, makam, mevki, para ve mal sahibi olanlar! Aman dikkat ediniz, titreyip kendinize dönünüz, kendinizi hesaba çekiniz, muhasebe ediniz.

                 Elimizdeki tüm nimetler yok olabilir. Tüm kazanımlarımız kaybolabilir. Allah?ın gazabı gelebilir. Kazanılmış nimetlerin kıymetini bilelim ve ona göre davranalım.

                 Gevşemeyelim, sulanmayalım, sulandırmayalım. En küçük bir şeyi bile önemseyelim.

                 Azmayalım, azdırmayalım. AMAN DİKKAT!


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!
OKUYUCU YORUMLARI
23.11.2024
18:40

Peygamber üzerinden DİN konuşulur, tartışılır mı? DİN sahibi ALLAH değil mi? KUR'AN nerede?! Toplumda yaşanan şeriat tartışmasında; 'şeriatçı?!' denilenler de, ilahiyatçı olduğunu iddia edenler de din'i, yaşadığı tarihsel dönem, doğruluğu tartışmalı tarihsel veriler, Peygamber sünneti?, Peygamber hadisi? diyerek hep peygamber üzerinden anlatıyorlar; bir türlü ALLAH-TANRI'ya, DİN hükümlerinin TEK kaynağı KUR'AN AYETLERİ'ne gelemiyorlar, KUR'AN bilgisine çağırmıyorlar?! ALLAH-TANRI'nın Peygamberine, tapınır halde yaşayanlar; tekellerine aldıkları KUR'AN'ı da Arapça anlamadan, makamlı, şarkı gibi okutup, ölülere üfürme kitabı yaparak içerdiği yaşamın en değerli TANRI-ALLAH bilgilerine insanların ulaşmasını engelliyorlar. (Şûra,51).ayette TANRI, peygamberleri aracılığı ile VAHİY indirdiğini ve (Nahl,35) ayeti ile de peygamberlerin tek görevinin; bu VAHİYleri iletmek olduğunu KUR'AN'da çok açık beyan etmiştir. Yaklaşık binbeşyüzyıl önce yaşamış bir İNSAN Muhammed Peygamber; KUR'AN tebliğ görevi bitince ölmüş! Aziz Muhammed, ALLAH tarafından Peygamber yapılarak insanlığın en üst mertebesine zaten çıkarılmış. İnsanlığın en zorlu mücadelesini veren peygamberi, kutsallaştırıp; Yaratıcısı ALLAH-TANRI'ya ortak etmek elçiye, verdiği mücadeleye, aziz hatırasına İFTİRA! AZÎZ Peygamberi, sadece Yaratıcısının Sözlerinden tanımak, Yaratıcısının BİLGİ kaynağı KUR'AN'dan anlamak en sağlıklı yol! En doğru, en gerçek haliyle, KUR'AN'da elçi Muhammed Ayetleri! (Necm,56)"Daha önce uyaran elçiler gibi, Muhammed de bir uyarıcıdır." (İsra,93)"De ki, 'Ben Allah'ın görevlendirdiği elçi olan bir insandan başka neyim ki?" (Yunus,15)"Ey Muhammed! Bize bu Kur'an'dan başka bir Kur'an getir veya Kur'an'ı değiştir diyenlere, de ki, 'Kur'an'ı değiştirmem hiç mümkün değil. Çünkü ben, yalnızca bana vahyedilen Kur'an'a uymak zorundayım. Kur'an dışında kendiliğimden bir söz uyduramam." (En'am,106)"Rabbinden sana vahyedilene-Kur'an'a uy!" (Kaf,45)"Görevin sadece bildirmek, uyarmaktır. Sana gelenlere Kur’an ile öğüt ver." (En'am,114)"Allah, size Kur'an'ı en ayrıntılı olarak indirmişken, Allah'tan başkasının sözlerine mi uyayım?" (Sebe,50)"De ki, 'Ben saparsam kendi kusurumdandır, doğru yola girmişsem Rabbimin bana vahyettiği Kur'an sayesindedir.' " (En'am,163,164)"Allah’ın yasa koymada ortağı yoktur. De ki: 'Allah, her şeyin Rabbi iken, başka bir Rabb-kural koyucu mu arayayım?' " (Câsiye,6,-Mürselat,50-A'raf,185) "Ortak koşucular, Kur'an'dan başka hangi hadise inanıyorlar?" (Ahkaf,9)"De ki, 'Ben, elçilerin ilki değilim, benden önce de birçok elçiler geldi. Ben, sadece bana vahyedilen Kur'an'a uyuyorum.' " (Nahl,35)"Elçilerin Vahyi tebliğ etmekten başka ne görevi var?" (Hakka,44-46)"Eğer Peygamber sözler uydurup-kendi sözlerini Allah'ın Kur'an'ıyla eş tutmuş olsaydı, peygamberi kıskıvrak yakalar, can damarını keserdik." (Ahzab,40)"Muhammed, Allah'ın elçisi ve nebilerin sonuncusudur." (Ra'd,43)"Ey Muhammed! 'Sen, gönderilmiş bir elçi değilsin', diyorlar. De ki, 'Şahit olarak Allah yeter, bir de Kur'an bilgisine sahip olanların tanıklığı.' " (Kehf,54)"Yemin olsun! Kur'an'da insanlar için, her şeyi ayrı ayrı örnek vererek açıkladık. Fakat insanların çoğunun tek yaptığı tartışmak." Dinin TEK kaynağı KUR'AN mı, Peygamber hayatı mı? Din deyince ALLAH-TANRI-KUR'AN mı konuşulacak, Peygamber ve sünneti-hadisi(?!), doğruluğu tartışmalı tarihi mi? Tarihsel bilgi gerektiğinde; ALLAH-TANRI, KUR'AN içinde gerekli olanı, gerektiği kadar vermiş. Örnek mi? İsim vermediği kadının(?), NAMUS(!) kavramı üzerinden yapılan iftirayı deşifre edip anlatmış ve tarihsel anlatım içinde evrensel ahlâkî ilkesi ile de nokta atışını yapmış. (Nur,4)"İftira edenin ömür boyu tanıklığını kabul etmeyin." KUR'AN; seçtiği tarihsel olaylar içinde insanlığa gerekli tüm evrensel ahlâkî ilkeleri vermektedir. İnsanlığa gerekli olan da, aydınlatacak olan da bu evrensel TANRI-ALLAH yasalarıdır. (Nahl,52)”Dinin TEK sahibi Allah! (Zümer,3)”Din SADECE Allah'ın! (Yusuf,40)”Hüküm SADECE Allah'ın! (En'am,38)”Tüm hükümler eksiksiz SADECE KUR'AN'da! (Ankebut,18)"Elçinin görevi sadece, Allah'ın ayetlerini tebliğ etmektir." (Yunus,99)"Ey Muhammed! Eğer Rabbin isteseydi, yeryüzünde bulunanların tümü inanırdı. Hâl böyleyken, insanları inanmaya sen mi zorlayacaksın?" (Tegabün,2)”Sizi yaratan Allah'tır. Kimi inkâr eder, kimi inanır.” (Kehf,29)”Kur’an Rabbinizden gelen Gerçektir. Dileyen inansın, dileyen inanmasın.” 'İnanç' özgür iradeli, bilinçli tercih. Herkes inanıp inanmamakta özgür olduğu gibi, inancını da istediği gibi yaşamakta özgür. Kim neye istiyorsa ona inansın, neye-nasıl inanmak istiyorsa öyle inansın, isterse inanmasın, yeter ki zorlama, tercihlere baskı olmasın. KUR’AN, inancın arınması, özgürleşmesi için var! (Bakara,256)”Dinde zorlama yok.” (Lokman,33-Fâtır,5)"Hiç bir aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın." (Ankebut,2)”İnsanlar sadece 'İnandık’ demeleriyle ve sınava çekilmeden bırakılacaklarını mı sanıyorlar?" Tanrı bile, 'inanç-din' konusunda özgür bıraktığını ama insanların 'inancı-dini' birbirini aldatmak, zorlamak için kullanabileceğinin uyarısını yaparken ve de üstelik 'inandığını' iddia edenin de samimiyet testi için sınava tâbi tutulacağını söylerken; kimin gerçekten 'inanan' olduğuna insanlar karar verebilir mi?! Karar, Söz'ün-KUR'AN'ın sahibi TANRI'da! (Tekvir,27,28)”Kur'an âlemler için bir hatırlatma-bilgi-uyarı-öğütten başka bir şey değildir; gerçeklerden yana doğruyu bulmak isteyenler için.” (Yunus,37)"Kur'an Allah'tandır. Kitap'ı-Kendisini ayrıntılı açıklar." (Âli İmran,7)"Allah, Kur'an'ı indirdi. Kur'an'ın bazı ayetleri kesin anlamlı ayetlerdir. Diğerleri de benzeşen-çok anlamlılardır. Çok anlamlıları bilgi sahibi olmayanlar kavrayamaz. Kalplerinde ve düşüncelerinde kötü niyet olanlar, ortak koşmaya sürüklemek-çıkarlarına bir yol bulmak için, bâtıl iddia ve önyargılarını Kur'an'a onaylatmak amacıyla, anlamını rahatça çarpıtabileceklerini düşündükleri müteşabih-benzeşen Ayetleri bile bile yanlış anlamlandırırlar. Oysa onların uygun anlamlarını bilgide uzman olanlar bilir-ayetler arası bağlantıyı, bilim adamları yapabilir." İnsanlık bilimsel çalışmalarla uzay çağına ulaşmışken; dini tekellerine almış zalimlerin zulmü, iftiraları yüzünden, KUR'AN indiği çağdan, Peygamber tarihinden bir adım ileri gidemiyor. KUR'AN, ALLAH-TANRI'nın ilgi, sevgi ile yarattığı insanlar için kurduğu sistemin anayasası olduğundan ALLAH-TANRI'yı anlamak, tanımak için okunmalı! İlahiyatçı akademisyenlerin(prof.) oluşturduğu büyük bir grup oturup Maturidi hakkında koskocaman bir cilt kitap yazmışlar. Keşke 'yaratılmış kul-Maturidi' anlatımı, yerine; ALLAH-TANRI anlatımı olan KUR'AN'ın çok iyi anlaşılması için, KUR'AN Türkçe çevirisi için bu grup çalışmasını yapmış olsalardı! KUR'AN'ın başka dillere çevirisi, özellikle biz Türkçe okuryazarlar için Türkçe'ye çevirisi-Meali, ilahiyatçı akademisyenler tarafından; geleneksel kabullerin, alınan yanlış eğitimlerin, insanî duyguların, hikaye, rivayet, mitolojik öykülerin etkisinden arınmış, temizlenmiş tamamen objektif, tarafsız, Türk diline, Arapça ve tüm Sami dillere kök anlam araştırması yapabilecek kadar hâkim, çevirinin tüm bilimsel metodları ile yapılmalı; bu şart, gerekli, elzem ve zorunlu tek kural olmalı! Elinde sadece günah ölçerle suçlu bulup cehenneme(?!) atmak için bekleyenmiş gibi anlatımlarla; ALLAH-TANRI'ya akıl almaz, sınırsız, hadsiz, saygısız, zulüm derecesinde aşırı iftiralar edilmektedir. Sevgi ile yarattığı, tüm nimetleri hizmetine verdiği kulları yakmak?! (En'am,12)"Allah, kullarına sevgi ve şefkati kendisine ilke edinmiştir." (Haşr,22)" O, her şeye sevgi ile hakim olan Allah'tır. (Nisa,40)"Allah, zerrece haksızlık etmez ki." (Yunus,44)"Allah insanlara asla zulmetmez." (Zümer,36)"Allah, kuluna yetmez mi?" (Ankebut,51)"Kur'an yeterli değil mi-yetmiyor mu-yetmez mi?"

Katılıyorum   Katılmıyorum
%50,00
Yasemin Çin


Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://duzcetv.com sorumlu tutulamaz.