Önceki akşam teraviden geldim. Evde kimse yok. Üzerimi değiştirdikten sonra oturdum. TV kanallarını geziyorum. Tesadüf ya TRT olimpiyatlardan bahsediyor. Birden aklıma geldi gündüz gazeteleri karıştırırken atletizm yarışının olduğunu okumuştum. Kanalı değiştirmedim. Az sonra 1500 metre kadınlar finali başladı.TRT spikerinin yarışı anlatmaya başlaması ve spikerin heyecanına bende kendimi kaptırıverdim. O iki bayanımızın ipi göğüslemeleri ve dizlerinin üzerine oturup yeri öpmeleri, üzerine aldıkları Türk Bayrağını milyonlarca insana göstermesi, o spikerin ağlaması, hamen akabinde Türkiye Başbakanının O iki bayanı arayıp tebrik etmesini, bayanlarımızın TRT spikerine sarılışını, o bayanlarımızın konuşmalarını bende gözyaşlar içinde izliyorum. Gözüm spor Bakanına takılmıştı. İşte tedasüdüf bu dedim ya az önce TV'yi açmam. Bu bakanın yanında Genel Müdür Mehmet Baykan var. Gözlerim hala yaşlı. Mehmet Konya ASKF başkanıyken bende Düzce ASKF başkanıydım malum. O gün, bu gün tanışırız, bastım telefona . Mehmet tabiî ki yurt dışında. Not bırakın diyor. Kendisine öyle bir not bıraktım ki sormayın. O güzüm yaşlı halimle. Mehmet elbet bana döner veya dönmez o mühim değil.Mühim olan sporun bir ülkü için ne işe yaradığı. Tabii anlayana.
DÜZCESPOR NEDEN ÖNEMLİ ?
Şimdi gelelim yazımın başlığına. 45 yıllık koca çınar Düzcespor ne işe yaradı diye. Konuşan düzce'de bir sürü insan var. Bu insanlar ki bu memleketin suyunu içmişledir, bu insanlar ki bu memlekette zengin olmuşlardır. Bu insanlar ki çoluk çocuk torun sahibi olmuşlardır. Bu memlekette ölecekler ve bu topraklara gömüleceklerdir. Bizler veya çocuklarımız bu tip insanların cenazesine gittiğimizde hoca sorduğunda"İyi biliriz" yine sorduğunda" hakkımızı Helal Ediyoruz" diyeceğiz. Ben yıllardır kolay, kolay cenaze kaçırmam. Bu güne kadar hiç kimseden duymadım. Hocanın sorduğunda"İyi bilmiyoruz" diyeni. Ama ben 45 yıldır Düzcespor'un kırmızı lacivertli bayrağının , bu şehir için ne kadar işe yaradığını bilen birisi olarak o iki bayan sporcumuzun önce toprağı, akabinde Türk Bayrağını öpmelerini ömrümün sonuna kadar unutmayacağım.
SAYIN BAŞKANIM
Son sözüm Düzcespor Kulüp Başkanı İsmail Bayram'a . Sayın başkanım. Zatialleriniz 3 yılı aşkın zamandır Düzce Belediye başkanlığınızın yanı sıra Düzcespor kulüp başkanlığı görevini de yürütmektesiniz. Yukarıda yazdım. 45 yıllık koca çınar o kırmızı lacivertli bayrak. Bu çınarın bugünlere gelmesinde hizmeti geçen binlerce insan. 5 kuruş geliri bulunmayan koça çınarı yıllarca yaşatabilmek. Dile kolay. 3 yıldır sizin bu gemiyi nasıl yürüttüğünüzü bilen ve gören birisiyim. Göreviniz icabımıdır bilmiyorum herkese inanan bir mizacınız var. Bu 3 yıllık dönem içerisinde takımın geldiği yer belli. Bakın kongre yapıldı aradan 2 ay geçti. Geçen seneki yönetim kurulunda o gece kongrede kimse yoktu. O kongre sonrası çekilen resimlerde bulunan yöneticilerden Selahattin Kudu arkadaşımız tek yetkili genel kaptanlığa getirilmişti. Bu arkadaşımızın ilerleyen günlerde görevinden ayrıldığı açıklandı. Kendisi bana uğradığında sordum, hiçbir şey söylemedi. Akabinde Erol Köseer'i göreve getirdiğiniz. Geçen yıl göreve getirmiş olduğunuz hocalar konusunda fikrimi yine bu sütunlarda dile getirmiştim. Bakın bu takım dibe vurduysa hepimizin suçu var. Ancak bu geminin kaptanı 3 sezondur sizsiniz. Geriye dönüp bakın, ben nerede hata yaptım? Bu hatalardan ders almanız gerek. Bu gemiyi yürütürseniz hepimiz sevineceğiz. Yürütemediğinizde hep birlikte üzüleceğiz. Siz siz olun geriye bakın, nerde, nasıl hata yaptığınızı irdeleyiniz. Kalkın ayağa. Vurdun yumruğunuzu. Belediye başkanlığınızı unutun. Bu kırmızı lacivert bayrağı iyi sallayın, o iki bayan atletimiz gibi, öpün bu bayrağı. Amatöre düşen bu takımı layık olduğu yere çıkartacak güç, kuvvet hem sizde hem de Düzce'lilerde mevcuttur.



