Gazetemiz eski patronu, yeni köşe yazarı Ali Beşer "33 Yıl" başlıklı köşe yazısında Damla gazetesinin kuruluşundan bu güne kadar olan süreci anlatıyor. 33 yıl önce yayın hayatına başlayan Damla gazetesine 1985 yılında adım attığım günü dün gibi hatırlıyorum. Gazetedeki "Muhabir aranıyor! Haberi üzerine o zaman Dokumacı pasajında bulunan gazeteye gelmiştim. Ali abi kapıdan girişte tam karşıda kral gibi oturuyordu. Hemen yanında Ayşe Şen ve Atilla Gösterişli vardı. Kısa girişin ardından Ali Abi "Tamam bir çalışmaya başla, 15 günlük deneme süren var, bu sürede yaptığın çalışmalara göre seni değerlendirebiliriz" dedi.
Askerden yeni gelmiştim. Daha önce dönemin önemli mizah dergileri Gırgır, fırt, Çarşaf gibi dergilerde kısa mizah öykülerim ve duvar yazılarım
yayınlanmıştı.
Gazete haberi o güne kadar hiç yazmamıştım, ve o güne kadar hiç fotoğraf makinası kullanmamıştım. 15 günlük deneme sürecinde gerek patronumuz Ali abi ve gerekse müdürümüz Atilla Gösterişli aynı haberi bana defalarca
yazdırmıştı.
Daktilo kullanmasını da gazetede öğrenmiştim. Deneme süresinde başarılı bulunmuş ve muhabir olarak çalışmaya başladım ve yaklaşık 9 ay gazete çalıştım. Daha sonra memur sınavına kazandım ve memuriyete geçtim.
ÇOK ÖNEMLİ İSİMLERLE ÇALIŞTIM
Memuriyete geçince gazeteden yaklaşık 8-9 ay uzak kaldım. Yazı işleri müdürümüz Atilla Gösterişli bana haftalık olarak mizah sayfası hazırlamamı teklif etti. Gülmece-Güldürmece- İşte Mizah İşte Cumartesi ile başlayan Damla serüvenim bu güne kadar devam etti. Bu süre içiresinde şimdi isimlerini unuttuğum çok sayıda muhabir ve yazar arkadaşlarla çalıştım. Mehmet İbrahimoğlu'nun gazeteciliği bırakmasının ardından Damla Gazetesinde 1989 yılından itibaren spor sorumlusu olarak çalıştım. 3 yıl öncesine kadar gazetenin spor sorumlusuydum ancak İhsan Çetin ayağımı kaydırdı ve tekrar muhabirliğe geri döndüm.
Bu arada Düzce TV kurulma aşamasında spor müdürü olarak yaklaşık 8 ay görev yaptım. Arada Flaş Dergisi çıkarttık, Milliyet, Fotospor, Tercüman, Akşam gibi gazetelerin Düzce temsilciliği görevlerinde bulundum. Kalyon tiyatrosu beni kötü emellerine alet edip oyun yazmam konusunda teşvik etti ve tiyatroya bulaştım.
Yaklaşık 10 sahnelenen tiyatro oyunu yazdım ve çeşitli tiyatro gruplarında oyuncu olarak ta sahneye çıktım. Bugün farklı gazetelerde çalışan Aslı Atik, ,Canan Üstüner , Hüseyin Akçay, Hüsnü Ovalı gazeteciliği ilk adımlarını bizde attı. Düzce basınının önemli isimleri Mehmet İbrahimoğlu, Atilla Gösterişli ile birlikte çalışmanın mutluluğunu yaşadım. Unutmadan Düzce'nin ilk televizyonu Öncü'de ilk mizah programını hazırladım (Şamata-Mamata) Damla'da İhsan Çetin gibi bir duayen , Onur Sönmez, İbrahim Tuzcu, Caner Beşler,Gültekin Tekinlp ile çalışmaya devam ediyorum. Müdürlükten ayağımı kaydırmasına rağmen İhsan abiyi çok seviyorum. Kısa basın özgeçmişime elbette ödüllerde sığdırmak istiyorum.
Deprem öncesinde Bolu Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen "Yılın gazetecileri" yarışmalarında 4 ödül aldım. En önemli ödülüm 2011 yılında Türkiye Spor Yazarları Derneği tarafından düzenlenen "Yılın Spor Yazarları" yarışmasında araştırma dalında aldığım üçüncülük ödülü. Bu arada birçok resmi ve özel kurumlardan plaketler aldım. 1999 yılında Düzce'de Ali Yıldız ile birlikte yılın gazetecisi seçildim. Kendi reklamının ardından bu güne kadar Damla spor ailesine köşe yazarı olarak katkı sağlayan Mücahit Özcan, Özgür Oral, Mustafa Yıldırım, Alaattin Sivrioğlu,Uğur Fidan, Cahit Demir, Şamil Demirtaş, Sami Erdinç, Gülay Ercan, Alparslan Tayman, Mehmet Albayrak, Kenan Şereflioğlu, Hayri Yakupoğlu, Lütfi Şimşek, Hüseyin Akçay, Hüsnü Ovalı, Çetin Resuloğlu, Jan Berslen Devrim, Altan Korkmaz, Kerami Beşer, Ali Seyhan, Ahmet Odabaşoğlu, Can Beşer, Şükrü Cabaoğlu, Cafer Göksu, Erol Ural, Zekai Altundal, Zeki Canazlar, Selman Tutkun'a gazetem adına teşekkür ediyorum.
ÇOK ZOR ŞARTLARDA ÇALIŞTIK
Şimdiki genç nesil muhabirler çok şanslı. Teknolojinin imkanlarını sonuna kadar kullanıyorlar. Bizim gibi dinozorlar çok zor şartlarda çalıştı. Maç sonrasında ilgili gazeteleri ödemeli arıyor, daha sonra telefonla haber yazdırıyor ve çektiğimiz resimleri otobüslerle gönderiyorduk.
Gazetenin mizanpajını elimizle yapıyorduk. Gazeteye fotoğraf koymak başlı başına bir dertti. Resim için klişecilere adeta yalvarıyorduk. Bilgiye ulaşmak, yakalamak çok zordu. İyi yazmak için bol okumak zorundaydık şimdiki gibi kopyala yapıştır yoktu.
ARTIK KÖŞEMİZE ÇEKİLME ZAMANI
Memuriyet hayatımda 28. Yılı tamamladım ve emekliliği hak ettim . Allah nasip kısmet ederse 4-5 ay sonra emekli olacağım. Yaşımız artık 50'nin üstüne çıktı. Artık yerimizi gençlere bırakmanın zamanı geldi de geçiyor. Emeklilik dönemimde yazı ağırlığımı tiyatro oyunlarına ve reklam metinlerine vermek istiyorum. Tabi bu arada ulusal kanallar için senaryo çalışmalarım devam ediyor.
DÜZCE'DE GAZETECİLİK ÇOK ZOR
Düzce'de muhabirlik çok zor. Ben gazeteci değilim, edebiyatçı da değilim. Sadece yazmayı seviyorum.Düzce küçük bir yer . Yeterince eleştiremiyor, korkusuzca yazamıyorsun. Ortalıkta Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi gazeteci diye geçinen yalakalar var. Bir gün ordan, bir gün burdan.Ver üç kuruşu istediğini yazsın, gerçi okunmuyorlar, kimse adam yerini de koymuyor ama en azından parayı veren kendini tatmin etmiş oluyor. Neyse bunlar derin konular, gazetecileri ilgilendirir. Hep soruyorlar. Neden Damla'da yazıyorsun, başka yerlerden teklif gelmiyor mu?. Bugün Damla'da yazmayı bıraksam bana kapılarını açacak basın kuruluşları olduğuna inanıyorum. Emekli olduğumda durum ne olur şimdiden kestiremem. Son olarak bu güne kadar Damla gazetesinde benimle birlikte çalışan arkadaşlara selamlarımı iletiyorum. Damla'nın da 33. Yılını kutluyorum.



