Düzcespor Gerçeği

 İzmir'de oynanan Denizgücü   maçı, Düzce futbol tarihinin en önemli müsabakalarından biridir. Maç sonrası yaşanan olaylar ve gelişmeler, Düzcespor'u üçüncü lige taşıyan süreci hızlandırmıştır. Daha sonra 2. lig inişli çıkışlı devam eden  sezonlar ve 45 yıl sonra süper amatör  lig. Oldukça uzun bir zaman dilimi. Neden ve nasıl bu noktaya geldik? Böyle durumlarda hemen bir suçlu aranır. Birilerini suçlayarak kendimizi temize çıkarma güdüsü ön plana çıkar. Elbette hatalar yapılmıştır. Teknik adamlar, oyuncular, yerel yönetimler, siyasiler ve taraftarlar zaman zaman bu hatalar zincirinin birer halkası olmaktan kurtulamamışlardır. Yapılan hatalar ve yanlışlar eleştirilmeli, dile getirilmeli ama daha da önemlisi Düzcespor camiası olarak kendimizi sorgulamalıyız. 1967'den 1980 yılına kadar dönemlerde, öyle büyük sorunlar yaşanmadı. Her kulüpte zaman zaman ola gelen, bazen mali bazen de yönetim  yapılanmalarında sıkıntılar söz konusu olurdu. 1980 öncesi kereste ihaleleri yapılırdı ve Düzcespor bu ihalelerden pay alırdı. Mali sorunları yeterli sınırlar içinde tutmak mümkündü. Sonrası görev alan yönetimler mali yetersizliklerin öncelikli olduğu bir süreç de görev  yaptılar. Son evrede yerel yönetimler devreye girdi ve farklı bir süreç başladı. Bir   türlü yetemedik ve 45 yıl sonra başladığımız yere geri döndük. Oldukça uzun üzüntü verici bir futbol serüveni. Şuna eminim ki Düzcespor'un hikayesini bilenler ve yaşayanlar büyük bir hayal kırıklığına uğradılar.

Şimdi üzülmeyi suçlu aramayı bir  yana bırakarak, akıllı mantıklı ve   sorumluluk taşıyan, Düzcespor'un   Düzce için ne ifade ettiğinin bilincinde ve bu bilinci aklında ve kalbinde hisseden Düzcesporlular    olarak, tekrar 1967'ye doğru bir yolculuk yapalım. 67 ile 80 arası daha  önce ifade ettiğim gibi, kereste ihaleleri vardı ve bu kaynaktan kulübe para aktarılıyordu. 13 sene süren bu  süreç maalesef iyi değerlendirilemedi. Altyapı ve tesisleşme gibi, futbolun temel yapı taşları görmezden gelindi. "Düzcespor'u  nasıl  başarıya  ulaştırabiliriz"den öte, Düzcespor'la   neler elde edebilmenin peşinde koştuk. Amaç olması gereken Düzcespor, araç haline dönüştü. İhaleler bıçak gibi kesilince gerçekler  ile  yüz  yüze  geldik. Sorumsuzca harcanan 13 yıl. Daha sonra göreve gelen gruplar, kendi mali kaynaklarını yaratarak süreci devam ettirdiler. Hedef hep sezon kurtarmak olduğu için artılar katlanarak çoğalmadı. Her  sezon yeni bir başlangıç oldu. Özellikle 95'li yıllardan sonra, mali açıdan yeterli sınırlar içinde kalabilen kişiler ve guruplar görev almaktan çekinir oldular ve daha küçük bütçeli yönetimler dönemi, daha başka ifadeyle parasal sorunların hep gündemde olduğu bir dönem başladı. Düzcespor için bir şeyler yapabilmek bir tarafa, bu birliktelikten nasıl bir çıkar sağlarız düşüncesi ön plana çıktı. Düzcespor'a ve camiaya yakışmayacak olaylar yaşandı. Bu olumsuz süreç, kongrelerde yönetimin oluşamaması gibi durumları oluşturunca, zorunlu olarak yerel yönetimler devreye girdi. Olayın içine itildiğini bile söyleyebiliriz. Belediye Başkanı sayın Mehmet Keleş kendi yönetimini oluşturarak görevi devir aldı. Belediye destekli Düzcespor başarılı olabilir miydi? Eğer harcanan paralar göz önüne alınırsa ki o döneme göre büyük harcamalar yapıldı. Bu mali yapıyla Düzcespor 2. ligde olabilirdi. Daha görevi devir alan sayın İsmail başkan döneminde, öyle büyük paralar gündemde olmadı ama en azından 3. lige merhaba dedirtecek mali finansman yeterli düzeydeydi. Ne yazık ki yine başarılı olamadık.

Biraz özeleştiri yaparsak, futbol dışı bazı faktörlerin bu süreci olumsuz etkilediğini görürüz. Düzcespor'da görev alan veya destekleyen belediye başkanları mensubu oldukları partinin yapısı nedeniyle, muhafazakar bir anlayış sergilerler. Bu  anlayışla yapacakları faaliyetlerde, hep kendilerinden oldukları veya kendilerinden olduklarına inandıkları kişilerle çalışmak isterler. Bu durum oldukça doğal bir yaklaşımdır. Her birey veya grup kendi anlayışındaki kişilerle çalışmak ister. Kendi grubunuz içersinde yeterli düzeyde bir kadro bulunmuyorsa, işi ehline veriniz tavsiyesine uymak belki daha doğru olurdu. Kendilerinden olanlarında ehil olduklarını zannetmeleri belki içe dönük bir organizasyonu yaratmış olabilir. Belki de yanıltılmış da olabilirler çünkü hiç kimse başarısızlığı hedeflemez. Özellikle futbol kulüplerinde değerler gr.'la ölçülemez. Ölçüyü belirleyen bilgi deneyim ve tecrübe ile bütünleşmiş profesyonel yapıdır.

Bir Düzcespor seveni olarak amacımız suçlu aramak değil bu  süreci detaylı ve dikkatlice sorgulayarak nasıl buraya geldiğimizi vurgulamaya çalışmaktır. Bir söz vardır, dünü bilmeyen bugünü, bu günü bilmeyen yarını planlayamaz. Spor literatüründe ben yoktur. Her şey bizle ifade edilir. Ne yazık ki Düzcesporlular olarak ben bari, yerine takıldık kaldık. Bir türlü biz olamadık. Biz olabilmenin yaratacağı toplumsal haz, ben olma çabasının önüne geçemedi.

Klasik bir söz vardır. Güneş her gün yeniden doğar. Beklide bu sezon Düzcespor için yeni bir doğuş olacaktır, daha doğrusu olmalıdır. Bal liginde ve profesyonel ligde yönetimler, mali kaynaklar sınırlı olduğu için, hep sezonu kurtarma gayreti içinde olurlar. Başarısızlık endişesi, kısa vadeli çalışmaları ön plana çıkartır. Altyapı ve tesisleşme  çalışmaları sadece görünüm olarak kalır. Amatör ligde risk az olduğu için, gelecek ile ilgili planlar eskilsiz uygulanabilir. Örneğin sezon devam ederken Bal ligi hatta 3. lig kadrosu oluşturulabilir. Altyapı bütün unsurlarıyla aktif hale getirilebilir. Tesisleşme kendi imkanlarımıza uygun olarak start alabilir. Bir çok şey için yeterli verisk taşımayan süreç kolaylıklar oluşturabilir. Bir sezon amatör ligde oynamak, yeterli ders alınmışsa, kayıp bir tarafa hazırlık dönemi olarak kabul edilebilir.

Zaman içinde geriye doğru yolculuk yaparken, şöyle bir soru ile karşı karşıya kalabiliriz. Düzcespor için hep olumsuzluklar mı gündemde oldu? Hiç başarılı olduğumuz dönemler olmadı mı? Elbette oldu. Eğer biz amatör lige 2012'de dönmüşsek, bu sonucu bu güne kadar geciktiren ve süreyi uzatan, 3. ve 2. ligde başarı ile temsil edilmemizdir. İki kere birinci lig kapısından döndük. Bir çok kez ikinci lig şampiyonunu belirleyebilecek lig de ağırlığımız oldu. Oldukça zor geçen dönemlerde büyük bir özveri ile yönetici arkadaşlar görev yaptı. Ama bir gerçeği zorunlu olarak kabul etmeliyiz ki futbolda en önemli faktör devamlılıktır. Zaman zaman oluşan bu başarılı dönemler, Nisan yağmurları gibi etkili fakat kısa oldu. Baharı ve yazı oluşturamadık. Sadece amatörlüğe dönüş sürecini geciktirdik.

Bildiğiniz gibi ülkemizin gündeminde yeni yeni açılımlar yer alıyor. Ümit ederim Düzcespor ve daha doğrusu bir bütün olarak Düzce, yeni bir açılım ve anlayışla Düzcespor'u  olması gereken yerlere taşıyacak gayret ve çabayı gösterir.

Düzcespor'un Düzce için ne ifade ettiği ayrı bir tartışma konusudur. Eğer süper lig maçlarını takip ediyorsanız ve özellikle son dönemi, futbolun toplum üzerinde ne denli etkili olduğunu, bazen yönetilen bazen yöneten konuma girdiğini, bir çok şeyi değiştirebilecek güçte olduğunu görürsünüz Bu etkinliği çok iyi algılamalı ve çok iyi analiz ederek, olumlu bir şekilde yönlendirebilmenin unsurları oluşturulmalıdır. Böyle bir anlayış ve inançla verilecek start toplumsal hazzı tadacağımız kazanımları beraberinde getirecektir.(DAMLA GAZETESİ)


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu köşe yazısına henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://duzcetv.com sorumlu tutulamaz.