Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel yangınına ilişkin davanın 3'üncü duruşması sürüyor. Faciada oğlu Mert (41), gelini Duygu (40) ve torunları Doğa (9) ile Mavi'yi (7) kaybeden Uğurtan Doğan ile eşi Ceren Yaman (45) ile kızı Lalin'i (16) kaybeden iş insanı Rıfat Doğan, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Uğurtan Doğan, çocuklarının hayatını kaybetmesine neden olan olayın, torunlarının okulundaki organizasyon olduğunu ifade etti. Doğan, "Benim bugün yapacağım açıklama, Ceyda Hacıbekiroğlu’nun okulda yapmış olduğu pazarlama etkinliğiyle ilgili. Benim küçük torunum Mavi Doğan, Ceyda Hacıbekiroğlu’nun oğluyla aynı sınıfta, İstanbul’da ve burada, en son gelinen bu katliamda, Ceyda Hanım’ın organizasyonuyla bizim çocuklar da geldiler. Maalesef orada kendilerini kaybettik. Ama bunun daha önceki olaylarda da bir etkinliği olduğunu öğrendik. Şöyle ki benim gelinimin telefonu yeni bulundu. Emanetten aldık ve bir şekilde açtırdık. Oradan çıkan fotoğraflarda, ekim ayında, yani bu katliamdan 4 ay önce yine okulda bir pazarlama etkinliğiyle bazı sınıf öğrencilerinin ve dolayısıyla velilerinin katıldığı bir organizasyon olmuş. Diğer otelde, yani Gazelle Otel’de, resimlerini de gördük. Ve çok acıdır ki, o resimlere baktıysanız en soldaki kız çocuğu benim büyük torunum Doğa. İkinci fotoğrafta da zaten aynı şekilde Ceyda Hacıbekiroğlu ve eşi, diğer yönetim kurulu üyeleriyle birlikte kahvaltıda oğlum, gelinim ve çocuklarım, yani torunlarımın olduğu resimleri görüyorsunuz. Yani bunu neden anlatıyorum? Burada özellikle ilk savunmalarda, ‘Yönetim kurulu üyeliklerimiz sadece kağıt üzerinde, bizim hiçbir etkinliğimiz, hiçbir yetkimiz yok’ gibi birtakım tutarsız savunmalara girdiler. Ama burada, benim çocuklarımın bu cinayete kurban gitmelerinin nedeni, bu okuldaki yapılan pazarlama etkinliğidir" dedi.
‘HİÇ Mİ SİZDEN BİR TANESİ YARALANMAZ VEYA CANINI KAYBETMEZ’
Otel sahiplerinin yangından kaçarken, kendi çocuklarının hayatını kaybettiğini söyleyen Uğurtan Doğan, "Bu pazarlama etkinliğini de benim gelinimin arkadaşı, hem de yakın arkadaşı, uyandırmıyor. Şimdi arkadaşlar, düşünebiliyor musunuz? Alıyorsunuz okuldan çocukları, götürüyorsunuz, aynı katta benim oğlum, gelinim ve iki torunum kalıyor. Ya kardeşim, hiç mi sizden bir tanesi yaralanmaz veya canını kaybetmez? Kaybolan 78 can bizim canımız. 137 yaralı yine bizim canlarımız. Ama maalesef, ne kötü ve ne acıdır ki otelin hiçbir yetkilisi, hiçbir yönetim kurulu üyesi ve hiçbir çalışanı yaralanmamış bile. Böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Herkes gördü. Hepinizin sayesinde zaten bunlar basına da yansıdı. Böyle sıvışarak çıkıyorlar ama bizim çocuklarımız orada tamamen Allah’a terk edilmiş oluyor. Burada hem daha önce ekim ayında yapılan Gazelle Otel’deki etkinliğin hem de en son 20-21 Ocak tarihlerinde yapılan Grand Kartal Otel’deki etkinliğin sonucudur. Okullarda yapılan bu pazarlama faaliyetlerinin sonucunda benim çocuklarım, torunlarım maalesef bu otel sahiplerinin çağırdığı ve bir şekilde katliama bıraktığı, kendilerinin ise kaçtığı, kendilerini kurtardığı bir olayda hayatlarını kaybetmişlerdir" ifadelerini kullandı.
‘CEYDA HACIBEKİROĞLU, PAZARLAMALARLA İNSANLARI TOPLAYIP, ÖLÜME TERK ETTİ’
Faciada eşi ve kızını kaybeden Rıfat Doğan, Ceyda Hacıbekiroğlu’nun insanları ölüme terk ettiğini söyleyerek, "Uğurtan Ağabey'in de söylediği gibi, Ceyda Hacıbekiroğlu, okulda yaptığı pazarlamalarla insanları toplayıp daha sonra da onları ölüme terk ederek sıvışıp gitmiştir. Elif Aras’la Emir arasında, benim karım da kızımın odasından hiç haber vermeden önlerinden geçip gittikleri gibi. Aynı zamanda, ben de kızımın telefonuna ulaştığım zaman daha önce de belirtmiştim, cesaret edip artık kendimi toparlayıp telefonu açtığımda, öğle vakitlerinde eşimle Emine Murtaza Ergül’ün sarmaş dolaş resimlerini çekmiş kızım. Ve akşam da oturmuş, Emine Murtaza Ergül ile eşim kahve içmişler. Sabah ben ilk indiğimde Emine Murtaza Ergül ile karşılaşmıştım. ‘Abla nerede’ demiştim Ceren ve Lalin için, ‘Hiç bilmiyorum Rıfat, kurtulanlar Dorukkaya’da’ demişti. Yani sabaha kadar, öğle sarmaş dolaş resim çektirdiğin, akşam kahve içtiğin insanı, arkadaşını sabaha kadar merak edip ben gelene kadar aramamış bile. Bir tane cevapsız çağrı yok. ‘Neredesiniz, ne oldunuz, kurtuldunuz mu’ ya da ‘Kalkın, uyanın’ hiçbir şekilde, dediğim gibi, uyandırmamış bile. Onlar baştan sona, ne yazık ki kötüler. Yani bilgisizlik, cahillik, her şey bir yana ama kötülük içindeler. Tamamen oradan çıkıp daha sonra canlarını kurtarıp oturup muzlarını, yemeklerini yemişler. Diyeceklerim bu kadar. Adalete güveniyoruz. Gereken kararın verileceğine inanıyoruz. Mahkeme başkanına ve heyetine güveniyoruz" diye konuştu.
 
		
		
		
		 
						
						
