Balkan, Birinci Dünya Savaşı ve Türk Kurtuluş Savaşı gibi uzun ve zor süreçlerden sonra 1923’te ilan
edilen Cumhuriyet ile birlikte savaşlar dönemi sona erdi. 1923-1929 tarihleri arasında Lozan
Antlaşmasının gereği gümrüklerde izlenen düşük vergi politikası nedeniyle sanayisi gelişemeyen
Türkiye, 1930’ların başlarından itibaren uygulanan ‘’İktisadi Devletçilik’’ politikasıyla sanayileşme
adımları hızlandı. 1930-1938 tarihleri arasında ekonomi 7,3 oranında büyüdü. Kişi başı gelirde de
artış oldu. 1939-1945 dönemi ise İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği ağır ekonomik koşullar nedeniyle
ekonomi sekteye uğradı kıtlık ve yokluk ortaya çıktı. 2 milyon insan askere alındı, iş gücünün büyük
kısmı çalışma alanından koptu. Bu yönde üretim azaldı. Doğru uygulanan dış ve iç politikalar
sayesinde savaşın dışında kalınması ve ihracattan sağlanan döviz gelirler finansal krizleri engelleyerek
savaş sonrası Merkez Bankası’nda 1,2 milyar dolar rezerv birikti. Başarılı ekonomik ve sosyal
politikalar sonucu 1946-1950 tarihlerinde ekonomik büyüme yeniden sağlandı. Fakat savaşın
yüklediği ağır yük sebebiyle sanayi gelişemedi. İkinci Dünya Savaşından sonra yapılan seçimi
kazanarak demokratik kurallara uygun olarak iktidarı devralan Demokrat Parti döneminin
başlangıcında ‘’TÜRKİYE EKONOMİSİ’’, Milli Gelir:6,890 milyar dolar, Kişi Başı Milli Gelir:350 dolar,
İhracat:265,6 milyon dolar, İthalat:282,4 milyon dolar. Fabrika Sayısı,453.
Sanayileşme devlet politikasından bağımsız bir yapılaşma olarak düşünsek de sanayinin devlet
politikası içinde yer aldığını görüyoruz. Gelişmiş ülkelerin sanayisini incelediğimizde devlet politikası
neticesinde başarılı olmuşlardır. Japonya, Güney Kore ve diğer gelişmiş ülkeler devletin oluşturduğu
sanayi politikası ile gelişmişlerdir. Bu yönde dünyada sanayileşme büyük oranda uluslararası
rekabetin sonucunda geliştikleri ve bir ülkenin sanayileşebilmesinde devlet tarafından uygulanan bir
sanayi politikasına ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.
Bir ülkenin sanayileşebilmesi için güvenilir devlet ekonomik sistemde uzun vadeli yatırımlar yapılması
gerekir. Özel sektörün kendi olanakları ve stratejisiyle katlanabilecek getirileri uzun vadede yatırımlar
yapması sabır ve ekonomik kaynaklara sahip olabilmesi çok zordur. Bu yönde bir ülkenin
sanayileşebilmesi için devletin şirketler arasında koordinasyon sağlayıp ödüllendirme ve cezalandırma
politikası uygulayarak ekonomiyi yönlendirme yapması gerekmektedir.
Global dünyada sanayileşmiş ve gelişmiş devletlerin şirketleri gelişmemiş veya az gelişmiş devletlerin
şirketleri üzerinde baskı oluşturdukları görülmektedir. Bu baskıda sanayileşmiş ülkelerin kendi
çıkarlarına uygun bir biçimde hareket etmeleri için medya, finansal piyasalar, dernek, vakıf ve
cemaatleri bir araç olarak kullanmaktadır.
2002 de ihracat 37 milyar dolar, bugün 273 milyar dolar, ancak ihracatımızın dünya ticaretinden aldığı
pay artmıyor. Niçin artmıyor? Çünkü toplam ihracatın içindeki katma değeri yüksek olan mal
ihracatının payı artmıyor. Bu yönde yüksek teknoloji temelli mal ihracatın payı 20 yıldır yüzde 3,5
oranı geçemiyor. Dünya ortalamasına baktığımızda ihracatçı ülkelerin ihracat birim fiyatı kilogram
başına 3 dolar, Türkiye’nin ise 1,5 dolar. 2025 yılı için ar-ge harcamalarının milli gelir içindeki payı
%1,57olarak belirlendi. Bu oran, AB ortalamasının oldukça altında yer alıyor. Yani Türkiye fason,
düşük teknolojik üretime devam ediyor. Bu durum, ihracatta yüksek katma değer ve teknolojiye
dayanan malların artırılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Sanayileşme süreci, ekonominin sanayi
içinde büyümesi ve ekonomik faaliyetler içerisinde sanayi payını arttıracak ar-ge çalışmalarının
gelişmesidir. Hala inşaat sektörü ile kalkınacağımızı düşünen bir anlayışla yol almak olanaksızdır.
Katma değerli üretime geçerek ithal ettiğimiz malları dönüştürmek yerine montaj yapıp düşük fiyatla
satış yaptığımız sürece sanayileşemeyiz. Sanayileşmenin yolu ar-ge çalışmalarına önem vererek
bütçede sanayi payının yüzdesini artırmaktır.
Sanayileşme Nasıl Olur?
- 24.01.2025 - 15:31
- 273
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi
Bu köşe yazısına henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...
Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://duzcetv.com sorumlu tutulamaz.