Çanakkale Savaşları'nda ilk şehitlerin verildiği saldırının detayları harp raporlarında

Çanakkale Savaşları'nda ilk şehitlerin verildiği saldırının detayları harp raporlarında

Çanakkale Savaşları'nda ilk şehitlerin verildiği saldırının detayları harp raporlarında

ÇANAKKALE Savaşları'nın ilk saldırısı olan 3 Kasım 1914'te 5 subay ve 81 erin şehit olduğu, İngiliz ve Fransız donanmalarına ait gemilerin boğazın girişini bombalama anına ilişkin detaylar harp raporlarında yer alıyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden (ÇOMÜ) Dr. İsmail Sabah, buradaki ilk şehitlerin verildiği yerin Çanakkale mücadelesinin, kahramanlığının timsali olabilecek anıtlardan biri olma hüviyetine sahip olduğunu söyledi.

 

İngiliz ve Fransız donanmalarına ait gemilerin, Çanakkale Savaşları'nın ilk saldırısı olan 3 Kasım 1914'te boğazın girişini bombalamaları sırasında 5 subay ve 81 er şehit oldu. Çanakkale Savaşları'nın ilk şehitlerinin verildiği o ana ilişkin detaylar harp raporlarına yansıdı. Osmanlı Devleti'nin 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanlarla bir ittifak anlaşması imzaladığını hatırlatan ÇOMÜ Öğretim Görevlisi Dr. İsmail Sabah, "Ardından 'Goeben' ve 'Breslau' isimli iki Alman zırhlısı Çanakkale Boğazı'ndan geçerek İstanbul'a gelir. Akabinde 'Yavuz' ve 'Midilli' isimlerini alan bu gemiler Türk donanması ile Karadeniz'e açılır ve 29 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombardıman ederler. Literatüre 'Karadeniz Baskını' olarak geçen saldırıya karşılık İngiliz Amirallik 1’inci Lordu Winston Churchill, Alman gemilerinin peşinde Çanakkale Boğazı önlerine gelip, abluka altına alan müttefik filosuna boğazın girişinin bombalanması emrini verir. Amiral Limpus'un öneri ve tavsiyesini dinlemeden verilen bu emir karşılığında boğazın giriş istihkamları yani hem Anadolu yakası hem de Rumeli yakası müttefik filosu tarafından bombardımana tutulur. Bu, 111 yıl önce yaşananların anlatıldığı rapor, Müstahkem Mevkii Komutanlığı'na ait cerideler içerisinde karşımıza çıkar" dedi.

 

'GÖRGÜ TANIKLARINDAN BİRİ ŞEMSETTİN ÇAMOĞLU'

 

5'inci Alay Komutanı Binbaşı Macit Bey'in verdiği raporun detaylarını anlatan Dr. Sabah, "Rapora göre saat 06.15'te 18 parçadan oluşan müttefik filosu boğaza doğru yaklaşmaktaydı. Bunun üzerine bataryalar derhal faal bir hale getirilir. Nitekim saat 06.55'te Amiral gemisinin 14 kilometre mesafeden açtığı ateşle bombardıman başlar. 10 dakika sonra Anadolu yakasındaki Orhaniye Tabyası ile Rumeli yakasındaki Ertuğrul Tabyası bu bombardımana karşılık verir. Ancak atılan mermilerin çoğunun kısa düştüğünü ve gemilere isabet etmediği görülür. Tam bu esnada Seddülbahir istihkamı içerisinde büyük bir patlama yaşanır. Ortalığı kesif bir duman kaplar ve saat 07.12'de müttefik filosu 17 dakika süren ve 81 er ve 5 subayın ölümüyle yani şehadetiyle neticelenen bombardımanı keserek, geri çekilir. O gün buradaki görgü tanıklarından biri de daha sonra Çanakkale'de belediye başkanlığı da yapacak olan Şemsettin Çamoğlu'dur" diye konuştu.

 

'1 METRE İLERİSİ BİLE GÖRÜNMEZ OLMUŞTU'

 

Çamoğlu’nun bombardıman başladığı sırada kulede bombardımanı izlediğini söyleyen Dr. İsmail Sabah, konuşmasına şöyle devam etti:

 

"Fakat kısa bir süre sonra yaklaşan tehlikeyi fark eder. Yani isabet alacaklarını hisseder. Ancak bulunduğu kule ile sığınak arasındaki mesafe uzak olduğu için kemerlerden birinin altına sığınır. O esnada şiddetli bir sarsıntı yaşanır. Çamoğlu, bu sarsıntının kaynağı olarak bulunduğu kemerin isabet aldığını düşünür. Bunun üzerine burada göçük altında kalmaktansa yani taş ve moloz arasında ölmektense göz göre göre açıkta ölmeyi tercih ederek kemer altından kendisini bataryasına gitmek üzere dışarıya atar. O esnada ortalığı yoğun, zifiri bir karanlık kaplar, göz gözü görmez olur. Kendisinin ifadesiyle 1 metre ilerisi bile görünmez olmuştur. Genzi tıkanmış, gözleri yanmaktadır. Hatta havasız kalmamak için elini ağzını da kapatmaya çalışmaktadır. Fakat sol kolundan ve sağ ayağından almış olduğu yaralar nedeniyle kendisi de yuvarlanarak düşer. Kendisine geldiğinde aslında bu patlamanın ya da sarsıntının sebebinin biraz önce altında bulunduğu kemere isabet eden bir top mermisinin değil, isabet eden bir merminin merkez cephaneliğini havaya uçurmasıyla meydana gelen infilak olduğu anlaşılır. Ortalığı ölüm sessizliği kaplamıştır. 81'er ve 5 subayı içerisinde parçalanan yani uzuvları etrafa saçılan şehitler olmuştur."

 

'ÇANAKKALE KAHRAMANLIĞININ TİMSALİ OLABİLECEK ANITLARDAN BİRİ OLMA HÜVİYETİNE SAHİPTİR'

 

Döneme ait başka raporlara ilişkin bilgi veren Dr. Sabah, "O günü anlatan raporları incelemeye devam ettiğimizde sıhhiye neferlerinin öncelikle yaralıları sargı mahalline taşıdığını ardından enkaz altında kalanları kurtarmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Hatta bu çalışmaları nedeniyle sıhhiye neferleri daha sonra madalya ile taltif edilmişlerdi. Daha sonra şühedanın toplanmasına geçilir. Raporlara baktığımızda örneğin Hasan Efendi namında bir askerin ceket parçasıyla bir bacağının enkaz arasından çıkarıldığını görmekteyiz. Saldırıdan bir gün sonra yani 4 Kasım 1914 tarihinde bu şehitler için defin merasimi yapılarak buraya defnedilirler. Aslında burası şu an Çanakkale mücadelesinin Çanakkale kahramanlığının timsali olabilecek anıtlardan biri olma hüviyetine sahiptir. Burası Çanakkale muharebeleri esnasında ilk şehitleri verdiğimiz nokta olması açısından oldukça önemli bir noktadır. Buraya geldiğimizde aslında Biga Şehitliği'nde gelen ziyaretçileri karşılayan kitabe metnindeki sözlerin de anlam kazandığını görmekteyiz. Şöyle yazar, 'Ey Zair! Sen bugünkü hayat ve saadetini burada medfun şühedaya medyunsun. Onlara minnet borcunu unutma.' Yani günümüz Türkçesiyle söyleyecek olursak, 'Ey Ziyaretçi! Sen bugünkü hayat ve mutluluğunu burada gömülmüş halde bulunan şehitlere borçlusun. Onlara minnet borcunu unutma'. Aradan 111 yıl geçti, ruhlarını şad olsun, aziz hatıralarını minnetle yad ederiz" ifadelerini kullandı.


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://duzcetv.com sorumlu tutulamaz.