AK Parti MKYK Üyesi ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı gündem dışı konuşmada Türkiye’nin doğurganlık hızında tehlikeli bir eşiği aştığını söyledi. Keşir, Türkiye’nin tarihinde ilk kez OECD ortalamasının altına düştüğünü belirterek, “1.51’lik doğurganlık oranı, nüfus açısından geri döndürülemez bir sürecin eşiğidir” dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre doğurganlık hızının 2023'te 1.51'e düştüğünü belirten Ayşe Keşir, bu oranın OECD ortalaması olan 1.58’in de altına indiğini vurguladı. Keşir, “Bu tablo sadece rakamlarla açıklanamaz; kültürel, sosyolojik ve politik sonuçları çok derindir” dedi.
"DOĞURGANLIKTA GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN NOKTADAYIZ"
Doğurganlık hızında iki kritik eşik olduğunu belirten Keşir, 2.1'in altına düşmenin nüfusun yaşlandığını, 1.9’un altına inmenin ise artık geri döndürülemez bir sürece girildiğini gösterdiğini söyledi. İngiltere’nin bu düşüşü 112 yılda yaşadığını hatırlatan Keşir, Türkiye’nin ise aynı süreci sadece 32 yılda geçirdiğine dikkat çekti.
"KADINLAR SAHİP OLMAK İSTEDİKLERİ KADAR ÇOCUĞA SAHİP OLAMIYOR"
Keşir, 40 yaş üzeri kadınlarla yapılan bir araştırmayı örnek vererek, kadınların %60’ından fazlasının istedikleri kadar çocuk sahibi olamadığını aktardı. “Kadınların önündeki engeller kaldırılmalı, istedikleri sayıda çocuk doğurmaları sağlanmalıdır” diyen Keşir, nüfus politikalarının bu temele dayanması gerektiğini ifade etti.
"GEÇMİŞTE ZORLA NÜFUS AZALTILDI"
Konuşmasında Türkiye’nin nüfus politikalarındaki tarihi dönüşüme de değinen Keşir, 1965'te çıkarılan Nüfus Planlaması Yasası ile kadınlara az çocuk doğurmaları yönünde baskı yapıldığını ve bunun kalıcı kültürel etkiler yarattığını iddia etti. “Kürtajın doğum kontrol yöntemi olarak sunulması da bu dönemin bir sonucudur” dedi.
"EV KADINLARINDA DA DOĞURGANLIK DÜŞÜYOR"
İstihdamda olmayan, ev kadını olan kadınlar arasında da doğurganlığın azaldığını belirten Keşir, bu kesimdeki oranın 1.72’ye gerilediğini söyledi. Bu durumun sadece çalışma hayatına değil, genel sosyoekonomik koşullara bağlı olduğunu belirten Keşir, “Teşvik edici politikalar tüm kadınları kapsamalıdır” dedi.
"ÜÇ ÇOCUK POLİTİKASI ELEŞTİRİLEMEZ"
Keşir konuşmasını, üç çocuk önerisini eleştirenlere yanıt vererek tamamladı. “Aileyi parçalamayı önerenlerle, kadın haklarını ideolojik araç haline getirenlerle aynı yerde durmamız mümkün değil” diyerek, nüfus artırma hedefli politikaların ideolojik bir tartışma malzemesi yapılmaması gerektiğini savundu.
Keşir’in açıklamaları, Türkiye’nin demografik yapısına yönelik yeni tartışmaların kapısını aralarken, doğurganlığı teşvik edici sosyal politikaların gerekliliğini de bir kez daha gündeme taşıdı.