Bir varmış bir yokmuş...
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, şehrin birinde bir belediye varmış.
Bu belediyenin başına millet bir başkan seçmiş.
Başkan oturmuş belediyenin başına, bir bakmış ki, millet memnun değil!
Çünkü şehrin çoookkkk sorunu varmış. Belediyede de çuvalla borç...
İsraf dizboyu, hizmet sıfır, yüzler asıkmış.
Kuruma bir giden bir daha gitmiyormuş.
Başkan oturup durum tespiti yapmış.
Öyle ya, hastalığa önce teşhis koymak lazım.
Bu şehirde yaşayanların verdiği vergi ile, şehrin ve şehirde yaşayanların ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyorsa, çalışanlar da bu şehrin insanı olduğu halde çözüm çıkmıyorsa nedenini bulmak lazım.
Sonra Başkan, yaptığı istişareler ile, eldeki personelden liyakat esasına göre atama yapmış.
Ve bunları halkın önüne çıkarmaya karar vermiş.
Her mahallede halk toplantısı yapmaya başlamış.
Evet değerli okuyucularım, bu anlattıklarım masal değil, GÜN GİBİ, GÜNEŞ GİBİ GERÇEK!
Bu şehir DÜZCE, Başkanı da Sayın Dr. Faruk Özlü!
Geçen hafta, mahalle toplantılarına katıldım.
Dikkatle gözlemledim.
Çok mutlu oldum.
Yıllardır anlattığımız, ama bir türlü anlatamadığımız, Belediye Başkanlığının nasıl yapılması gerektiğine çok güzel bir örnek.
Mahalle toplantılarına birim müdürleri ile gidiyor Başkan.
Önce millete tanıtıyor.
Hangi konu ile kim sorumlu gösteriyor.
Bir nevi, “İşini yapmayanı bana söyleyin ki, gereğini yapayım!” diyor.
Önce muhtara, sonra millete derdini soruyor.
Neler gündeme gelmiyor ki...
Bisiklet yolundan yağmur suyuna, kanalizasyondan oyun parklarına, mezarlıktan kaldırıma, trafikten ağaç bakımına, gürültüden yolun tozuna kadar her şey konuşuluyor.
Tabii ki, bir arada olunca şahsi, kişisel konular gündeme gelmiyor.
Herkes sosyal, toplumsal ve müşterek nitelikteki sorunları tüm açıklığı ile konuşuyor.
Çözülebileceklere hemen cevap veriliyor, olmayacaksa da nedeniyle beraber söyleniyor.
Çözülmesi gereken sorun için ilgili müdüre, hemen orda talimat veriliyor, çözmesi için görev tevdi ediliyor.
Bir de mahallelerden ve muhtarlardan sorumlu müdür atanmış ki, konuşulan konu bitince, hemen konuşanın yanına gidilip telefonu alınıyor.
Muhtemeldir ki, sorulan konu ile ilgili detaylar da ayrıca takip edilecek, “Benden bu kadar!” diyen sorumlu müdür denetlenmiş olacak.
İşte Başkan, işte halk ve halkın gözü önünde şeffaf yönetim!
Biz buna mahalle toplantıları desek de, İslam'dan önce AGORA, İslam'dan sonra ŞÛRA deniliyor, yani halkın kendi kendini yönetmesinin ideal yöntemi.
Halkı ile beraber yürüyenin sırtı yere gelmez!
Durumdan vazife çıkarmaya alışık olanlar yalakalık yaptığımı düşünebilirler.
Onlara iki kelime söylemek isterim.
Birincisi beni yakından tanıyanlar bilir ki, beceremediğim şeylerden biri yalakalık, diğeri de sorgulamadan biat etmektir.
İkincisi Düzce Belediye Meclis Üyeliği’ne müracaat etmeme rağmen listeye yazılmayanlardanım.
Kalın sağlıcakla...
