Yeni parti ya da partiler kurmaya kalkan dostlara, dost bildiklerime seslenmek istiyorum.
Bizim gözümüzde koca koca makamlarda görev yapmış; büyük, büyük adamlarsınız.
Öyle veya böyle, gönül dünyamızda bir iz bıraktınız.
Allah'ın yarattığı her varlık gibi, geldiniz, görevinizi yaptınız ve gittiniz.
Lazım olursanız, yine çağırılırsınız.
Çünkü yaşam bir devrialem.
Anlayamadığım ise neyin peşinde olduğunuz?
Bu milletin kurduğu sistem gereği siyaset yaptınız.
Muhafazakâr demokrat ideolojinin neferleri idiniz.
Bu milletin kendisinin olduğu vagonda yer aldığınız için öne çıktınız.
Bu aziz millet ile yürüdüğünüz zamanlarda elde ettiğiniz makamlara layık olduğunuz için geldiniz.
Şimdi bakıyorum da, tek tek kopuyorsunuz, ya da çoktan kopmuşsunuz da fırsat kolluyorsunuz.
Evet, konuşurken haklı görünüyorsunuz.
Haklı da olabilirsiniz...
Ben meydanlarda her lideri dinlerim.
Meydandan ayrılırken de “Çok haklı!” derim.
Çünkü her hatip ideolojisini doğrular üzerine kurarak konuşur.
Ama konuştuğu ile değil, hissettirdikleri ile uğurlanır.
Bu topraklarda yapılan ilk seçimlerden bugüne, seçmenin büyük çoğunluğu, kendinden hissettiği insanların olduğu vagonda yolculuk yaptı.
Bu trenin lokomotifi, ideoloji ile yürüdü.
İdeoloji ise, düşünce, fikir, görüş demektir.
Bu, bazen din üzerinden dünya görüşü, bazen bilim üzerinden gelecek beklentisi, bazen de günlük zevkler için tüketme çılgınlığı oldu.
Siz de, muhafazakar demokrat ideolojiye sahip olduğunu söyleyen AK Parti'ye geldiniz.
Şimdi ise bu vagondan ayrılıp hangi vagona bineceksiniz?
Bugüne kadar, “Buyurun, yeriniz burada!” dedikleri için, talimatlara uyarak vagonda yerinizi aldınız.
Artık hiç kimse, böyle bir şey demeyecek.
Yapmanız gereken ise, tren kalkmadan vagonunuzu bulmak.
Anlattığınıza göre, böyle bir vagon da yok.
“Bulunmaz İngiliz kumaşı, büyük hoca, paranın uzmanı” olduğunuza göre, yeni bir vagon, hatta bir kaç vagon yapabilirsiniz.
İki konuyu ben de çok merak ediyorum.
Birincisi, tren kalkmadan vagonunuzu inşa edebilecek misiniz?
İkincisi, sizin vagona kimler binecek?
Gördüğüm kadarıyla yeni bir parti beklentisinde olan üç tip seçmen var.
Birincisi, “Benim kıymetimi bilemediler, ne güzel tam herşeyi öğrenmiştim, bıraksalar neler neler yapacaktım!” diyen, toplumsal karşılıklarını, egolarına kurban edenlerin etrafında kalan, onların döneminde menfaat sağlamış olanlar.
İkincisi, mükemmeliyet hastalığına yakalanmış, herşeyi eleştiren, eleştirmek ile düzeleceğini zannedenler...
Üçüncüsü ise, bilmediğine meraklı, her yeni şeyi deneme saplantısı olan seçmenler.
Bunların dışındaki muhafazakar demokrat seçmenlerin yerlerinden kımıldayacağını sanmıyorum.
Görüştüğüm seçmenlerin, tüm eksik ve hatalara rağmen, birçok yanlışlığı gördükleri halde, liderlerine bağlılığı, ona tanıdıkları kredinin büyüklüğü devam ediyor.
Bugün dünyanın yeniden dizayn edilmesinin önünü açan, beşten büyük olduklarını iddia eden ülkelere ayar veren bir lider, elbette ki, kendi partisine de ayar verme kabiliyetine sahiptir.
Kim nereye gider bilemem ama, bu milletle yürüyen her zaman daha ileriye gider.
Kalın sağlıcakla...
