Kainat ve İnsan

Yeryüzünün gözbebeği, dünyaya gelişinde her şeyi, hazır bulan varlık, bazen güzel, bazen hoş olmayan hareketleri barındıran insan. Güzellikleriyle ne mümtaz varlıktır.

İnsan insanı hep böyle görmek ister, bakarsınız melek gibidir, bir bakarsınız felek gibidir. Oysa yeryüzünde her şey onun hizmetindedir. Yüce yaratıcı kendisine inanana da inanmayana da rızık vermektedir. Sabahleyin doğan güneş her canlıya  hali lisan ile kalkın uyumayın,çalışın, hem dünya hem ahret için çalışın. Ben bana verilen görevimi yerine getiriyor hizmette kusur etmemeye gayret ediyorum. Size ve kainattaki her canlı cansız her varlığa ısımı,enerjimi aktarmaktayım derken dinimizin peygamberi Hz. Muhammed S.A.V. hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya , hemen ölecekmiş gibi ahret için çalışın mesajı bana bir karıncayı hatırlatır, sabahleyin erkenden kalkarak çalışmaya koyulan karıncanın senede yediği bir tek buğday tanesidir.Bu kadar bir çalışmaya bir buğday tanesi! Ya insan , ne kadar yer ne kadar çalışır düşündüğümüzde insanı hayrete düşürmektedir.

Şu anlatacağım ibretli kıssaya ne dersiniz ? Hz. Süleyman A.S. , Allah kendisine bütün canlılarla konuşma nimetini bahşetmiştir. Bir gün karıncaya sormuş; Bir ömür boyu çalışıyorsun senede ne kadar yersin? Karınca ;Bir buğday tanesi bana yeter . Demiş. Süleyman peygamber karınca doğrumu söylüyor diye denemiş, bir karınca işe bir buğday tanesini bir kavanoza koymuş bakalım durum ne olacak diye merak etmiş.Bir sene sonra kavanozu açtığında buğdayın yarısı yenmiş yarısı duruyor.Hayretle ve merakla sormuş Süleyman Peygamber ; Ey karınca sözünle hareketin bir değil, hani senede bir buğday yerim demiştin, fakat buğdayın yarısı duruyor deyince, Karınca ibretli bir o kadarda anlamlı bir söz söylüyor ; Ey Süleyman , Allah insan hakkında insanoğlu nankördür diyor, ola ki bu insan beni bu kavanozun içinde unutabilir, tedbir olarak yarısını yedim gerisini de sonraya bıraktım . Demesi kâinatta insan denilen bu varlığı bize ne güzel anlatıyor.

Oysa bu güzel insan için İslam peygamberi, Müslüman elinden dilinden belinden emin olan kişidir, derken nimetlerle donatılan insan aynaya baktığında kendisini güzel görür, aynı insan aynada kendi hayatını irdelediğinde nasıl görmeli, ben bir damda sudan yaratılan , Anne şefkati ile büyüyen  , yedirilirse yiyen, sevgi çiçeğiyle süslenen , el bebek gül bebek özlemiyle yetişen biri olarak ben kimim, nerden geldim,niçin geldim, nereye geldim, nereye gideceğim, ne ile gideceğim, yaratılmamdaki gayem nedir, benden öncekiler nereye gittiler, tefekkürüyle o aynada kendisine verilen emanetlerin bir gün sorulacağını düşünerek ayaklarım, ellerim,gözlerimde olmayabilirdi.

Rabbim hepsi var elhamdülillah , öyleyse gözlerim kainata bak, yaratılmış her şey senin için yaratıldım diyor, bir nefes  dünyaya bedel,verir alamayabiliriz, alır bir daha nefese kavuşamayabilirsiniz. Öyleyse ey insan sana verilen nimetler elinden çıkmadan hayatımın ve nimetlerin kıymetini bil .! İslam peygamberi iki nimet vardır ki, çoğu onların kıymetini bilmez zaman ve sağlık buyurmaktadır.

Sevgililer sevgilisi Hz. Peygamberimiz kendisine inanan bir köylüyü görmüş , köylü kendisini görünce heyecanlanmış, peygamberimiz halini anlayınca , Ey insan niye sıkılıyorsun, bende senin gibi kuru ekmek yiyen kadının çocuğuyum buyurarak ne hoş bir insan olduğunu bizlere hatırlatmaktadır.Kainatta hep insan yaratılış suretini sever bu doğaldır. Suretine yakışıklılığı aynada bakar , bakması aile ve çocuklarına hatta dışarıya çıkmadan bakması sünnettir. Yani İslam peygamberi de bakarmış, hatta ayna ve tarak taşımak sünnettir, efendimiz aynaya baktığında allahım beni ne güzel yaratmışsın, ellerim ,ayaklarım ,gözlerim ,kulaklarım ağzım,lisanım ve en ulvi aklım , bir et parçası dilim konuşuyor, bu kadar verdiğin sayısız nimetlerin karşısında sana kul olacak hareketler bunca nimetlere şükür edecek yaşantıyı bana nasip eyle allahım diye dua edermiş.

Çoğu insan dış güzelliğime önem verir, çok güzel ama ayaklar isyan edecek yerlere gidiyorsa, eller kabahat yapacak işlerle meşgulse , dil hoş olmayan sözlerle insanı eziyorsa, anne baba evlatlarını , evlatlar anne babaları,bey hanımı,hanımıda beyini incitiyor , patron işçisini , işçide patronunu kırıyorsa, yetimi fakir muhtacı eziyorsa, hülasa diliyle yaptıklarını muhasebe etmiyorsa, gözleriyle haramı ,helalı ayırmıyorsan, akıl yoluyla inanç yolunu aydınlatmıyorsan , hele hele ben hiç bir yere sığmam , ancak kulumun kalbine sığarım diyen yüce Allaha kulak vermezsen Hz. Alinin ey insan sen çok küçük bir varlıksın , ama alemlere sığmayan allahı gönlünde taşıyorsun sözüyle kainattaki bu insanın bir yiyip bin düşünmesi, bir daha dünyaya gelmesi mümkün olmayan hayatın kıymetini düşünmesi dünyadaki yaşantının ifadesini vermek üzere ölüm haberiyle huzura çağırılacağımızı tefekkür etmek durumundayız, diye düşünüyorum. Facebook sayfamızda haftada bir buluşacağımızı ümit  ettiğim yazımı , Hz. Mevlana nın ibretli , bir o kadarda objektif hatırası dikkat çekicidir. Hz. Mevlana yaşanmış ve yaşayan ,ve yaşayacaklara da  ders verecek anlamdadır.Bir gün bir yerde Hıristiyanlığı anlatmada marifetli olan bir papazla karşılaşır, birbirleriyle sohbet ederler, Mevlana mana alemi zengin bir gönül ehlidir.Bu bizden değildir,es geçenlerden değildi, sormuş Mevlana, kaç yaşındasınız?(faraza) bir şey sorabilir miyim ?Sorun efendim.Peki yaşınız mı sizden büyük sakalınızı sizden büyük? Papaz, efendim ben sakalımdan büyüğüm , çünkü sakal sonradan çıkar malum , peki sakalınız bembeyaz ama kalbiniz sakalınıza benzemiyor, kalbiniz hala simsiyah deyince adeta şoklanmış gibi sarsılan papaz, Ey koca Mevlana kalbimi nasıl bembeyazlatabilirim  deyince, şifreyi Mevlana La ilahe illallah muhammeden resulallah  diyerek islamı kabul ederek gönül dünyasının kur'anın ışığı ile aydınlanmasına vesile oluyor.Önemi olan kurmadan üzmeden insan kazanmanın ne büyük erdem olduğunu anlayabilmek ve yaratılmışı yaratandan ötürü hoş görebilmek , güneş gibi sıcak , toprak gibi tevazu içinde olmak kainatta insanı kazanmanın yolu sevmek,sevilmek,saymak, bunun aksi zulüm , kin nefret , düşmanlık zalimlik, örneğimi gördüğümüz zulüm ile abad olanın, sonu berbat olur diyen ecdadın mesajlarına kulak vermek , gök kubbede hoş bir seda bırakmak , gönüle girebilmenin en etkili ilacı KAİNATTA İNSANI SEVMEK ,

Selam  ve Dualarımla..


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu köşe yazısına henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://duzcetv.com sorumlu tutulamaz.