AB-DSÖ-BM-NATO ne işe yarar?

10.04.2020 tarihinde “Virüsün ortaya çıkardığı gerçekler!” başlığı ile yazdığım köşe yazısında; Korona virüs salgını nedeniyle ülkeler arasında maske ve koruyucu ekipman savaşları yaşanıyor. 2020 yılı Mart ayı başında Çekya, İtalya'nın sipariş ettiği 110 bin maskeye el koydu. İsveç sağlık şirketi Mölnlycke'nin Çin'den satın aldığı maskelere 3 Mart'ta Fransa'da el konuldu. Almanya da 8 Mart'ta İsviçre'ye gidecek 240 bin maskenin ihracatına izin vermeyerek ürünlere el koydu. Batı’da, Avrupa’da, ABD’de Teksas kuralları işliyor. 

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 06.04.2020 tarihinde yaptığı konuşmada; Para ile maske satışının kesinlikle yasak olduğunu belirterek, "Marketlerde verilen maskeler de ücretsizdir. Salgın bitene kadar vatandaşlarımızın tamamına yetecek kadar maske stokumuz ve üretim planlamamız vardır. Devlet olarak tüm vatandaşlarımıza ücretsiz şekilde maske ulaştırmakta kararlıyız" dedi. AB devletleri bir ve beraber oldukları devletleri bir maskeye değiştiler… 

***

13.04.20202 tarihinde “Şüphe etmek hakkımız değil mi?” başlığı ile yazdığım köşe yazısında; Gazeteci, Yazar, Stratejist Murat Akan 03.04.2020’de en sonki tweet'lerinde diyor ki; Siz bakmayın isminin Dünya Sağlık Örgütü olduğuna! Aslında DSÖ, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Yeni Dünya Düzeni’nin Küresel Sağlık Bakanlığı’dır...

Ne ilginçtir ki örgütün kurulmasına “küreselleşmeye karşı olan” Çin öncülük etmiştir. Teklif Sosyalist Çin'den, para kapitalist Rockefeller'dan! Çünkü DSÖ’nün kuruluş ana yasasını yapan ve finansmanını sağlayan Rockefeller Vakfı’dır. Mayıs 2000 itibarıyla DSÖ’ye 191 ülke üyedir. Ancak ilginç olan, kuruluşun çalışmaları için yapmış olduğu giderler üye devletler tarafından değil, vakıflar ve büyük ilaç firmaları tarafından sağlanır. Başkan dahil, DSÖ'de görev yapan personeli de bu firma ve vakıflar seçer…

***

20.04.2020 tarihinde “Birleşmiş Milletler kimin parlamentosu?” başlığı ile yazdığım köşe yazısında; “Türk/İslam coğrafyasında yaşanan çatışmalar, katliamlar ve işgaller, BM tarafından ya hep görmezden gelindi, ya da geç müdahale sonucunda binlerce Müslüman, dünyanın gözü önünde katledildi… 

BM merkez binasının ABD dışına çıkmasından endişe eden John David Rockefeller, New York’ta 69 dönümlük bir araziyi 8.5 milyon dolara satın alarak BM binasının yapılması için dünya ülkelerine bağışladı! Böylece BM, daha kurulur kurulmaz Üst Aklın kontrolüne girmiş oldu...

BM’nin gerçekte kuruluş amacı göründüğünden çok farklıydı. Bugün 193 ülkenin üye olduğu BM, doğrusu Amerika Birleşik Devletleri’nin dünya üzerindeki hegemonyasını sürdürmekten başka hiçbir işe yaramamaktadır. Üst Aklın nihai hedefi olan ‘Tek Dünya Devleti’nin küresel parlamentosu niteliğinde organize edilen bu kurum, dünya ülkelerinin fikir birliği ile değil, ABD Dışişleri Bakanı Cordell Hull tarafından 1943’te kurulan‘ Gayri resmi Gündem Grubu’nun fikirleri sonucu doğmuştur.

Güvenlik Konseyi’nden geçen kritik kararların neredeyse tamamı, konseyden önce 5 üyenin kapalı kapılar arkasında kendi aralarında yaptığı pazarlıklarla belirleniyor. Çünkü bu beş ülkenin çıkarları, evrensel değerlerden ve diğer dünya devletlerinin çıkarlarından daha üstün tutulmaktadır. Mesela Irak’ın 1991’de Kuveyt’i işgal etmesinde petrol için hemen ‘acil insani müdahale’ kararı alabilen BMGK, 3 yıl sonra kimsenin pek de umurunda olmayan Ruanda’da milyonlarca insan öldürülürken sadece seyretmiştir. Öte yandan yüz binlerce Müslüman’ın öldüğü Bosna, Hocalı, Myanmar, Gazze ve Suriye’de insanlık suçu işlenirken, BM yine gözlerini yummuştur. BMGK’deki adaletsiz yapı değişmedikçe, BM işlevsiz kalmaya devam edecektir...”

***

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, 20.04.2020 tarihinde Ülke TV'de yayımlanan "Uluslararası Gündem" programında Haber7 yazarı Taha Dağlı ile yaptığı programda; "’Şimdi Türkiye'nin eli daha güçlü. Cumhurbaşkanımızın dünya beşten büyüktür çıkışı, İsrail'e adalet dersi vermesi... Bu dünyanın, demir yumruğa sahiplerin yönetemeyeceği kadar büyük bir yer olduğunu göstereceğiz. Türkiye'nin burnunun dibindeki terör örgütlerine binlerce tır silah sevkiyatı gönderenler niye New York'taki hastanelere yardım gönderemez? DSÖ ne işe yarıyor, Avrupa Birliği ne işe yarıyor, NATO ne işe yarıyor. BM Güvenlik Konseyi var bunlar ne işe yarıyor.’ dedi.  İnsanlar bunları sorguluyorlar. Vahşi kapitalist sistemin olduğu ülkelerde durumlar çok zor. ABD'de işsizlik 30 milyon rakamında.

Biz bu yardımları yaparken Batı ülkeleri ile aramız iyi olsun diye yapmadık. Zorda olan, yardıma muhtaç olan bizim için insandır. Bizden yardım isteyen 116 ülkeden şimdilik 40 tanesine (şu anda 60 ülke), birçok Avrupa, Afrika ve Balkan ülkelerine yardım ettik. Bu bir insanlık sınavıdır. Türkiye, bu anlamda söylediklerini boşa söylemediğini ortaya koydu. Biz yardımları insan oldukları için çok seri bir şekilde yaptık. Biz insani yardımlar meselesini bizden talebi olanlara yönlendirmeye çalışacağız.

Şimdiden çok net olan bir şey var. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak… Dolayısıyla bütün bu kurum ve kuruluşlar çökmüş ve değersiz hale gelmiştir. Yıkılmaz sandığımız gerçeklerin aslında sanal gerçekler olduğunu açıkça gördük. Dünya sisteminin zaaflarını ortaya koyan tavrımızla bir adım öndeyiz. Yeni ve adil bir dünya nasıl kurulur bütün insanlıkla bunları tartışacağız…” İnşaallah. Hoşça kalın.


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu köşe yazısına henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://duzcetv.com sorumlu tutulamaz.