“Z Kuşağı” bebeklerin video izleyerek büyüdüğünü belirten akademisyen Aylin Tutgun Ünal yaptıkları araştırma sonuçlarından yola çıkarak şu yorumu yapıyor: “Şaşırtıcı ama gelenekselci ve iş aidiyeti yüksek bir kuşak geliyor.”
Sosyal ve politik olaylar sonrası hatırlanan kuşakların teknolojiyle imtihanı bitmek bitmiyor. 2000 ve sonrası yıllarda doğan ”Z Kuşağı’nın” teknolojiye doğduğunu, çocukların youtuber olduğunu, bebeklerin video izleyerek büyüdüğünü belirten Üsküdar Üniversitesi’nden Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Dikkatleri dağınık, sabırsız bir kuşak geliyor gibi bir görüş hakim. ‘Z Kuşağı’ hepimizi şaşırtacaktır. Bu kuşak gelenekselci ve iş aidiyeti yüksek” diyor.
Dr. Aylin Tutgun Ünal: “Teknolojinin hızıyla birlikte kuşaklar arası iletişim gözle görülür şekilde değişime uğradı. Akademisyenlerin yaptığı araştırmalarda kuşaklar ve doğum yılları şöyle belirlendi: ‘Sessiz Kuşak’ (1927-1945), ‘Baby Boomer Kuşağı-bebek patlaması’ (1946-1964), ‘X Kuşağı’ (1965-1979), ‘Y Kuşağı’ (1980-1999), ‘Z Kuşağı’ (2000 ve sonrası). Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Dr. Aylin Tutgun Ünal ile Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Levent Deniz’in hazırladığı Çalışma Hayatı Ölçeği, sonuçları bakımından bugünü aydınlatıcı nitelikte. Kuşakların sarmal şekilde değişip tekrar aynılaştığına dikkat çeken Dr. Aylin Tutgun Ünal, geleceği merakla beklenen ‘Z Kuşağı’ hakkında şunları söylüyor:
‘Z Kuşağı’ sosyal medyaya doğdu, video izleyerek büyütülen bebekler, youtuber çocuklar görüyoruz. Bu, sanki dikkatleri dağınık, sabırsız, teknolojiden dolayı tahammülsüz bir kuşak geliyor gibi bir görüş doğurdu. ‘Z Kuşağı hepimizi şaşırtacaktır. Araştırmaya göre ‘Z’lerin’ anarşist olmadığını, duygularının toparlandığını görüyoruz. Baby Boomer’dan sonra gelenekselciliğe dönüş söz konusu. Yaşanan olaylar sonrası belki de aileler korumacı oldu ve bu da çocuklara yansıdı.”
En Gelenekselci “Z kuşağı”: Kuşakların değerlerini ve davranışlarını öğrenmek için yola çıkan Dr. Aylin Tutgun Ünal sosyal medya kullanımı, farklılıkları kabul etme, çalışma hayatı konularında araştırmalar yaptı. Bu sonuçlardan yola çıkarak “X”,”Y” ve “Z” kuşağını konuştuk. “Z Kuşağı’nın” sürpriz sonuçlar getirdiğine dikkat çeken Ünal, İstanbul Üniversitesi yemekhanesinde yapılan değişikliğe tepki gösteren öğrencilerin eylemlerini hatırlattığımızda, “Aslında bu tür olaylarda ‘Y Kuşağı’ daha da sesini yükseltecektir. Tutucu bir yanları var. Ancak günümüzde ağırlıkla lise öğrencilerinden oluşan ve teknolojinin eline doğan kuşak olmasına rağmen en gelenekselci kuşak ‘Z’ çıktı. İş yaşamında kuralları benimsiyorlar. ‘X’ ‘Kuşağı ise tam tersi olarak iş aidiyetine uzak. İşin niteliğinden çok şartları önemli. Yani çalışmak için yaşamıyor, yaşamak için çalışıyor.’ Türkiye ve dünyadaki gençlerin farklı yaşam şartları, farklı kültür, sosyal medya kullanımı, iş hayatı olduğu için değer ve davranışlarda değişiklik görüldüğünü öğreniyoruz. Yakın semtlerdeki kuşaklarda bile farklılık görülebildiğini belirten Ünal, kuşaklar arasında yapılan araştırmaların keskin çizgileri olmadığını” söylüyor.
Y Kuşağı sabırsız ve özgüvenli; İş aidiyeti konusunda çalışan ve çalışmayan “Y Kuşağı” arasında farklar olduğunu belirten Ünal, “Y Kuşağı’nda” çalışanlar geleneksel değerlerden uzak. Kural, mesai düzeni, aidiyet istemiyorlar. “Y Kuşağı’nın” genel özelliği bu zaten. Bir an önce patron olmak, müdür olmak, çok para kazanmak istiyorlar. Sabırsız ve özgüveni yüksek bir kuşak oldukları için iş değiştirmeye yakınlar. Ancak “Y kuşağının” tamamı şu an iş hayatında değil bir kısmı henüz öğrenci onlar da iş dünyasına girince durum daha net olarak ortaya çıkacak. Şimdilik iş dünyasında “Y’nin, geleneksel değerlere yakın bir düşünce yapısı var” diyor. “Ailesinden destek bulan ‘Y Kuşağı’ ise daha özgüvenli oluyor ve geleneksellikten uzaklaşıyor” diyen Ünal şöyle devam ediyor: “Gezi Olaylarında ‘Y Kuşağı’ çok konuşulmuştu. Orada da ailelerinden destek bulan ‘Y Kuşağı,’ olaylarda daha öne çıkmıştı. Destek, özgüveni yükseltiyor. Genç kuşaklar, büyük olayları, fırsat olarak görüyor. Kendi haklarını savunan, bir konuda bilgisi varsa bildiğini ispat etmek gibi harekete geçme isteği var. Kafasına uymayan bir şey olursa rektör, müdür, başbakan demeden görüşlerini söylüyor. Bunu sosyal medyada görebiliyoruz.”
Kuşakları anlamak için sosyal medya ölçeği kullandıklarını belirten akademisyen, “bütün kuşakların orta seviyede sosyal medyada yetkin olduğunu ifade ediyor. Uygulamalarda ayrımın yaşandığına vurgu yapan Ünal, ‘Baby Boomer’ ve ‘X Kuşağı’nın’ facebook’ta güncel haber takibi yaptığı, ‘Y ve Z Kuşağı’nın’ ise Instagram kullandığı ortaya çıktı. Özellikle ‘Y Kuşağı’ politik haber takip etmiyor. ‘Z Kuşağı’ ise büyük oranda spor haberlerini takip ediyor. Instagram ve youtube’dan görsel platformlara ilginin olduğunu gördük. Sosyal medya, kuşakların değerleri oluşurken etkili oluyor. Dijitalleşme insanları dönüştürüyor, davranışları ve tutumları etkiliyor. Mesela; ‘Z’nin’ farklı dini ve etnik yapıları toleransı düşük. Geleneksel değerlere yakınlar. Farklı dini yapıları çevresinde istemeyen, bunlarla arkadaşlık ve ödev, proje de yapmak istemeyen bir kuşak var. ’Z Kuşağı’ üzerinde aile ne kadar durursa sosyal medya etkisinin azaldığını görüyoruz. Henüz erken tabii, üniversiteye geçtiklerinde neler düşünecekler, gözlem gerekiyor” diyor.
Dünyanın farklı şehirlerinde Joker maskeleriyle yapılan eylemleri hatırlattığımız Aylin Tutgun Ünal, “Bu eylemlerin yansımalarını ülkemizde göremedik ama dış görünüş ‘Y Kuşağı’nı’ daha çok etkiliyor. Onların toleransı daha fazla. Ancak eylem konusunda ‘neysem oyum’ diyor ve etkiyi durdurabiliyorlar. Farklı bir politik mesaj gördüğünde karşı çıkıp kendini ifade edecektir yani. ‘Z Kuşağı’ ise bu konuda etkiye daha açık. İçine kapanık, bastırılmış olarak film karakterini taklit etmek bu kuşağa daha uygun” şeklinde konuşuyor. İlker Nuri Öztürk -Yeni Şafak’tan alıntıdır.
Hoşça kalın.
