Geçen hafta Düzce Üniversitesi benim göz bebeğim yazmıştım. İtiraz edenler de olmuş, yazının tek taraflı olduğunu savunanlar da.
Aynı başlığı tekrar kullandım ve bu kez de OSB için aynı şeyleri yazacağım.
Bakın OSB Düzce'nin göz bebeklerinden biridir. Orada istenilen istihdam sağlanmasa bile çalışan sayısına baktığınızda 5000-6000 civarında insan oradan ekmek yemektedir. OSB'deki fabrika sahipleri teşvikten gelmişler gideceklermiş. Ya kimse bir yere bağlı değildir ki, hele ticaret ve tüccar hiç değildir. Adam nerede kar edeceğine inanıyorsa elbette gider..
Gitmesindeki tek etken teşvik yasası mıdır (ki teşvik yeniden uzatılıyor), değildir elbet..
Geleni yolunacak kaz gibi görmek istememizdendir… Adam fabrikayı kurmadan onu iste, bunu iste… Kurduktan sonra yine onu iste, bunu iste… Çalışmaya başladığında bizden şunu işe alınmasını istemeler, bunun işe alınmasını istemeler, spor kulüplerine, camilere, şadırvanlara, kuran kurslarına, sakata, sağlama, yapılacak çalışmalara destek iste… Sonra da adamlar tası tarağı toplayıp, teşviği öne sürüp gitmeye kalktığında kaçtılar de…
Bu insanlığa sığar mı...?
Kaçanlar var mı? Onlar da var ama. Bir işyerinde çalışıyor da birkaç ay maaşınızı alamıyorsanız, yetkili mercilere başvurmakta fayda var…
Bu insanlar Düzceli'ye ekmek, aş vermek ve para kazanmak için geliyorlar. Kimseye haraç gibi para dağıtmaya değil…
Gelen iş adamlarının bir bölümü Düzce'den arsa alıp, ev yapmaya başladılar. Düzce'yi seviyorlar, onları da mı kaçıralım?
Şimdi OSB ile ilgili gelen bir mektup ile ilgili haberimizi hafta sonu, cumartesi günü manşetimizde verdik.
Ardından telefonlar başladı. Haberi nereden aldınız, altında isim yazmayan her gönderileni haber yapar mısınız? İnceleme yaptınız mı?
Falan… Filan….
Bakın bir haberin kaynağı açıklanmaz. Bu basındaki en önemli kuraldır. Bilmeyenler öğrensin, bildiğini zannedenler de bilmediklerini öğrensinler… Bu biiirrrrr……
İki… Tekzip metni diye bir şey vardır. İtirazınız varsa tekzip gönderirsiniz işin doğrusunu anlatırsınız…
Üç… Bu mektup valilik başta olmak üzere birçok yere gitmiştir…
Dört haber üzerine tebrikler aldık…
Kısa bir araştırma gerçeklere ulaşmanızı sağlayacaktır ki, bunu Valilik makamı daha ciddi ve detaylı yaparak konunun netleşmesini sağlayıp, bu işi yapanlar kim ya da ne sıfatta olursa olsun açıklama yapacaktır.
Türkiye'de artık haberin nerede yazıldığı, alttaki imzanın kime ait olduğu belirlenirken, hiçbir şey gizli kapaklı kalmazken, kabalaşmanın hiçbir anlamı olmayacaktır.
Haaaa… Onların da, yani sanayicilerin de hataları yok mu? Var… Her işçinin sendikal hakkı var… Onların sendikalaşmalarına da karşı çıkma hakları yok… Ancak ben sendikalarla karşılıklı oturup konuşma ile orta yolun bulunacağına inananlardanım. Sendikaya kimse "Tu kaka" diyemez ..
Sonuçta OSB'de kimse haraç gibi spor kulüplerini, camiyi, şadırvanı, belediyeleri öne sürerek yardım isteyemez.. İsterse de kapı gibi yardım makbuzunu kesip vermek zorundadır. Veren de istemek, makbuzu aldıktan sonra parayı vermek zorundadır. Aksi oluyorsa bu memlekette suçüstü diye bir olay vardır. Her işyerinde kameralar vardır. Tespit eder yetkili mercilere şikayet edersin, herkes cezasını bulur…
OSB'lere ve Düzce'yi benimseyen yatırım yapan gerçek sanayiciye ihtiyacımız var.. Onlara sahip çıkılması gerektiğine inanıyorum. O insanlar sıkıştırılmaz, özgür bırakılırsa Düzce'ye daha büyük katkıları olur diye düşünüyorum…