Birinci İznik Konsili

Birinci İznik Konsili

Birinci İznik Konsili

Bu ekümenik konsil, tüm Hristiyan âlemini temsil eden bir meclis aracılığıyla Kilise içinde uzlaşma sağlama çabalarının ilk örneklerinden biriydi. Córdobalı Hosius'un müzakerelere başkanlık etmiş olması muhtemeldir.[1][2] Konsilin başlıca başarıları, Tanrının Oğlu'nun ilahi tabiatına ve Baba Tanrı ile olan ilişkisine dair Kristolojik meselenin çözüme kavuşturulması,[3] İznik İkrarı'nın (İman Açıklamasının) ilk kısmının oluşturulması, Paskalya tarihinin değişmez şekilde kutlanmasını zorunlu kılması[4] ve erken dönem kilise hukukunun ilan edilmesidir.[5][6]

Arka plan

İskenderiye tartışmaları

İznik Konsili'nin toplanmasına sebep olan ana etken, İskenderiye ruhbanları arasında İsa'nın doğası, kökeni ve Baba Tanrı ile olan ilişkisine dair teolojik tartışmalardı.[7] Uzmanlar, bu tartışmanın 318 ile 322 yılları arasında başlamış olabileceğini öne sürmektedir.[8] Tartışmanın asıl kaynağı kesin olarak bilinmemekle birlikte, ana figürler Başpiskopos İskenderiyeli Aleksandros ve Presbüteros Arius idi.[9] Arius'un öğretilerinin bir kısmını, kendi yazılarından elimizde kalan birkaç parçadan bilsek de, çoğunluğunu rakiplerinden, özellikle Aleksandros ve İskenderiyeli Athanasius'tan öğreniyoruz.[10][11] Arius, Aleksandros'un kristoloji konusundaki öğretilerini eleştiriyordu. Aleksandros, İsa'nın ezelden beri Baba'dan meydana gelmiş Oğul Tanrı olduğunu savunurken; Arius ve takipçileri, yalnızca Baba'nın sonsuz olduğunu, Oğul'un Baba'dan doğduğunu veya yaratıldığını, dolayısıyla bir başlangıç noktasına sahip olup Baba'ya tabi olduğunu öğretiyordu.[12][13] Arius, Aleksandros'u, Sabellius'un öğretilerinin bir takipçisi olmakla suçluyordu. Sabellius, o dönemde Doğu'da genel olarak kabul edilenin aksine, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un tek bir kişi olduğunu savunuyordu.[14] Aleksandros, Mısır ve Libya'daki piskoposları bir araya getirerek bir konsil topladı ve bu konsilde Aleksandros'un görüşü benimsendi. Ancak Arius, konsilin kararlarını kabul etmeyi reddetti ve bunun sonucunda Aleksandros tarafından, bazı takipçileriyle birlikte, aforoz edilerek İskenderiye'den sürüldü.

Bunun ardından Arius, Roma İmparatorluğu'nun doğusundaki kiliselerde dolaşarak görüşünü yaymaya ve destek toplamak için piskoposlara mektuplar yazmaya başladı. Arius'un destekçileri arasında Nikomediyalı Eusebius ve Sezariyeli Eusebius bulunuyordu; bu piskoposlar, Arius'un görüşlerini ve İskenderiye Kilisesi'ne dönüşünü savunuyorlardı. Aleksandros da mektuplar yazarak kendi görüşünü savunmaya devam etti.[15][8]

Aleksandros ve Arius arasındaki teolojik tartışmaya paralel olarak, İskenderiye Kilisesi'nde Meletian Şizmi ortaya çıktı. Likopolis Piskoposu Meletius, Diocletianus zulmü sırasında hapsedilen İskenderiyeli I. Petros'un temsilcisi olarak görev yaptı. Ancak Petros'un 311'deki ölümünün ardından, ruhban kutsama yetkisini kullanmaya devam etti ve Petros'un yerine geçen Achillas ile Aleksandros'un otoritelerini tanımayı reddetti.[16][17]

Konstantin ve konsilin toplanması

324 yılında Doğu Roma İmparatoru Konstantin, Batı Roma İmparatoru Licinius'u mağlup ederek Roma İmparatorluğu'nun tek hükümdarı oldu.[18] Bu dönemde, muhtemelen Nikomediyalı Eusebius'tan, Aleksandros ve Arius arasındaki tartışmadan haberdar oldu. [19] Konstantin, Kilise içindeki bu anlaşmazlığın çözülmesi için birkaç mektup yazdı.[20] Bu, Konstantin'in Kilise'deki tartışmalara ilk müdahalesi değildi. Daha önce, Kuzey Afrika'daki Donatist şizmini çözmeye çalışmıştı. Önce Roma Piskoposu Miltiades’i anlaşmazlığı dinlemesi için görevlendirdi ve “Hiçbir yerde, hiçbir türden hiçbir şizm veya ayrılığın kalmasını istemiyorum.” diyerek Arles Konsili'ni topladı.[21]

Konstantin'in mektupları, vekili olarak Piskopos Cordubalı Hosius tarafından İskenderiye'ye götürüldü. Hosius, sonrasında Paskalya tarihini kararlaştırmaya yönelik bir konsil yönetti ve ardından Doğu piskoposlarını Antakya'ya çağırdı.

Bu konsil, Aleksandros'un görüşünü destekledi ve Oğul'un "yokluktan doğmadığı, fakat Baba'dan doğduğu; yaratılmadığı, fakat orijinal kalıp olduğu" yönünde bir inanç bildirgesi yayımladı. Ayrıca Arius'a karşı aforozlar da ekledi.[22][8] Caesarealı Eusebius ise Baba ve Oğul'un farklı doğalara sahip olduğunu söylediği için geçici olarak aforoz edildi.[23][24]

Sonrasında piskoposlar, ya kendi teşvikleriyle ya da Konstantin'in emriyle, "büyük ve hiyerarşik konsil" için Asia Minor'da, Ankara'da toplandılar. Ancak daha sonra Konstantin, konsili Nikomedia'daki başkentine yakın olması sebebiyle, hem kendisinin kolayca ulaşabileceği hem de imparatorluğun her yanından piskoposların rahatça gelebileceği Bitinya'daki İznik'e taşıdı.[25][26] Ayrıca imparator, yönetiminin 20. yılı için İznik'te bir kutlama planlamıştı.[27]

Katılım ve düzenlemeler

Konsil için gerekenler, piskoposların yolculukları da hesaba katılarak, İmparatorluk hazinesinden karşılandı.[28] Antakyalı Athanasius'un verdiği geleneksel olarak kabul gören 318 kişilik bilgiye dayanarak, çağdaş raporlar katılımcı sayısının 250 ile 300 arasında olduğunu gösteriyor.[29] 318 aynı zamanda Yaratılış Kitabı'na göre İbrahim'in ev halkının sayısıydı.[30] Konsilin son kararını imzalayan kişiler olarak 200-220 isim yazıyor.[31] Her piskoposun presbiteroslarını ve diyakozlarını da hesaba katarsak, toplam katılım 1200 ile 1900 arasında oluyor.[28] Yirmi tane Mısır ve Libya'dan, elli tane Filistin ve Suriye'den ve yüzden fazla Asia Minor'dan olacak şekilde katılımcıların çoğu doğuluydu.[30] İran ve İskitya'dan birer piskopos vardı.[31] Batıdan katılanlar ise Hosius, Kartacalı Caecilianus, Dieli Nicasius, Calabrialı Markos, Pannonialı Domnus, Victor ve Vicentius ile Roma piskoposu Silvester'i temsilen iki presbiterosdu. Doğu piskoposlarından Arius'un ana destekçileri Nikomedialı Eusebius, Caesarealı Eusebius, Efesoslu Menophantus, Scythopolisli Patrophilus, Neroniaslı Narcissus, Marmarikeli Theonas, Ptolemaisli Secundus ve İznikli Theognis idi. Ana Arius karşıtları ise İskenderiyeli AleksandrosAntakyalı EustathiusAnkaralı Markellos ve Yeruşalimli Makarios'du.[32]

Konsil, İznik'in İmparatorluk sarayında gerçekleşti.[33] Caesarealı Eusebius'un tanımına göre piskoposlar, yüksek ihtimalle dikdörtgen bir bazilikada toplandılar.[34]

Toplantılar

Konstantin, piskoposların gelişinin ardından konsili resmi girişle açtı. Eusebius, onu "Tıpkı Tanrı'nın göksel melekleri gibi, parlak pelerini ışık hüzmeleri gibi parlayarak, mor bir elbisenin ateşli ışığıyla aydınlanıyordu ve altın ve değerli taşların göz kamaştırıcı parlaklığıyla süslenmişti." diyerek betimliyor. Sonrasında katılımcıların çoğunun bildiği Grekçe yerine Latince kullanarak bir açılış konuşması yaptı.[35] 5. yüzyıl kilise tarihçisi Sokrates Skolastikus, açılış tarihi olarak 20 Mayıs 325'i veriyor; ancak haziranın sonlarında da olabilir.[36][37]

Yüksek olasılıkla Konstantin'in temsilcisi olarak Hosius konsile liderlik etti.[38][39] Konstantin de tartışmalara (Grekçe olarak) katıldı ancak bir piskopos olmadığı için kendisini oy verenlerden biri olarak görmedi.[38] Sonraki konsillerin aksine İznik Konsili'nde detaylı bir "acta" olmadığı için konsildeki tartışmaların kesin sırası belirlenememektedir.[40] O dönemin kilise konsillerinin modeli Roma Senatosu'ndan alınmıştır. Yani yöneten kişi yüksek derecede kontrole sahiptir ve katılımcılar hiyerarşiye bağlı olarak sırayla konuşurlar.[41] Muhtemelen tartışılan ilk konu, Caesarealı Eusebius ve diğer piskoposların Antakya'daki aforozlarıydı, çünkü konsilin devamına katılıp katılamayacaklarını bu belirleyecekti.[42] Eusebius'a göre onun iman açıklaması kabul edildi ve kendisi geri alındı. Antakyalı Eustathius'un bir kaydı, Eusebius isimli birinin iman açıklamasının konsil tarafından reddedildiğini söylüyor, ancak bu muhtemelen Nikomedialı Eusebius'unki idi.[43]

Eski ikrarlara bakılarak bir iman ikrarı taslağı oluşturuldu (muhtemelen daha küçük bir topluluk tarafından) ve her bölümü konsil tarafından tartışıldı. İkrarın son halini kabul eden piskoposların sayısı büyük bir çoğunluktu; ancak, iki piskopos bu ikrarı kabul etmedi.[44] Ariusçu konusunun yanı sıra konsil aynı zamanda Paskalyanın tarihini hesaplama konusunu da ele aldı ve bazı Doğu piskoposlarının karşı çıkmalarına rağmen Roma ve İskenderiye metodunu kabul etti.[45] Piskoposlar ayrıca Meletian şizmi konusunda da bir karara vardılar ve 20 kanon çıkardılar. Konsil, temmuzun ilk aylarında kapandı.[46] Piskoposlar, Konstantin'in yönetiminin 25 Temmuz'daki 20. yıldönümü kutlamalarına davet edildiler. Hem piskoposlar hem de imparator, konsilin kararlarının imparatorluk boyunca yayılmasını isteyen mektuplar yazdılar. Bu mektuplar, kilise içindeki birliği ve konsilin kararlarının etkinliğini sağlama amacı taşıyordu.[47]

Ekümenik Konsil

Birinci İznik Konsili, Kilise'nin ilk ekümenik konsiliydi. İznik, "teorik olarak olsa bile Roma İmparatorluğu'nun her yerindeki kiliselerin temsil edildiği, bütün kilisenin genel olarak çağrıldığı ve toplandığı ilk girişimdi."[48]

Grekçe'den gelen (Antik Yunanca ο?κουμ?νη oikoumén?, kelime anlamıyla "yaşanılan yer") "ekümenik", "dünya çapında" anlamına gelir, ancak genellikle bilinen yaşanılan Dünya ile sınırlandırılır[49] ve bu dönemde Roma İmparatorluğu ile neredeyse eş anlamlıdır. Terimin bir konsil için en erken kullanımı, Eusebius'un Konstantin'in Hayatı[50] adlı eserinden, 338 civarından kalmıştır ve burada "Ekümenik konsil çağırdı" (σ?νοδον ο?κουμενικ?ν συνεκρ?τει, sýnodon oikoumenik?n synekrótei)[51] ifadesi yer alır. Ayrıca, Papa Damasus I ve Latin piskoposlara 382 yılında Birinci Konstantinopolis Konsili'nden gönderilen mektup da bu terimi içerir.[52]

Kilisede bir karara varmak amacıyla bütün Hristiyan dünyasını temsilen bir heyetin ilk defa toplanmasıyla tarihi bir öneme sahip olan bu konsil,[53] Kristoloji'nin teknik yönlerinin tartışıldığı ilk olay olmuştur.[53] Genel ikrar ve kanonların kabul edilmesi için bir başlangıç yapılmıştır. Bu konsil, genel olarak Hristiyan tarihinde yedi ekümenik konsilin dönemi için bir başlangıç olarak kabul edilir.[54]

Sonuçlar

İznik İman İkrarı

Konsil, Hristiyan inancının bir özeti niteliğinde bir iman ikrarı oluşturdu. Pek çok ikrar zaten mevcuttu ve bunların çoğu, Arius dahil pek çok konsil üyesine uygundu. En erken zamanlardan beri, pek çok ikrar Hristiyanları tanımlamak, ayırmak ve tanıtmak için hizmet etmiştir, özellikle vaftiz sırasında. Örnek olarak, Roma'da özellikle Lent ve Paskalya dönemlerinde Havarilerin İman İkrarı popülerdi. İznik Konsili'nde ise, kilisenin imanını açıkça tanımlayan, kilisede olanların iman ettiği, ancak kilisede olmayanların reddettiği bir iman ikrarı kabul edilmiştir. Bu ikrar, o dönemdeki Hristiyanların inançlarını netleştiren ve ortak bir temele oturtan bir metin olarak tarihsel bir öneme sahiptir.

İznik İman İkrarının orijinali şudur:

Biz, görünen ve görünmeyen her şeyin yaratıcısı, her şeye gücü yeten Baba olan tek Tanrı'ya inanıyoruz. Ve tek Rab İsa Mesih'e, Tanrı'nın Oğlu, Baba'dan doğan, yani Baba'nın özünden doğan, Tanrı'dan Tanrı, ışıktan ışık, gerçek Tanrı'dan gerçek Tanrı, doğmamış, Baba ile aynı özden olduğuna, gökteki ve yerdeki her şeyin onun aracılığıyla yaratıldığına inanıyoruz. O, biz insanlar için ve bizim kurtuluşumuz için indi ve enkarne oldu (beden aldı), insan oldu, acı çekti ve üçüncü günde dirildi, Göğe çıktı, yaşayanları ve ölüleri yargılamak için geliyor. Ve kutsal Ruh'a inanıyoruz. Ve "bir zamanlar yoktu sonradan var oldu" ve "doğmadan önce yoktu" diyenler ve onun, var olmayan şeylerden veya başka bir hipostazdan veya özden meydana geldiğini söyleyenleri veya Tanrı'nın Oğlu olduğunu tasdik eden hipostaz ve özün değişmesini/değiştirilmesini söyleyenleri, Evrensel ve Havarisel Kilise lanetler.

İnanç esasları 381 yılında Birinci Konstantinopolis Konsili tarafından değiştirilmiştir.

KAYNAK https://tr.wikipedia.org/wiki/Birinci_İznik_Konsili


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...



Bu sayfa da yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan https://duzcetv.com sorumlu tutulamaz.